Bu, surede ayetlerin ve yalanlamanın sergilenmesinden
sonra yapılan alışılagelen yorumdur...
Hz. Musa'nın -selam üzerine olsun- Firavun ve hanedanı
ile ilgili kıssası böylece anlatılıp bu son
ile neticelendi. Bu kıssada ezilen,
sıkıntılarla boğuşan mü'minlere müjde
veriliyordu. Nitekim o sırada Mekke'de yaşayan mü'min
azınlık da bu durumdaydı. Yine bu kıssada müşriklerin,
tutumları Mekke'li müşriklerin tutumlarına
benzeyen, zalimlerin-zorbaların yok edilişi de
işleniyordu.
Şimdi bu kıssayı Hz. İbrahim -selam
üzerine olsun- ve milletinin kıssası izliyor.
Peygamberimize -salat ve selam üzerine olsun- bu kıssayı
müşriklere anlatması emrediliyor. Çünkü onlar Hz.
İbrahim'in varisleri, izcileri ve O'nun ezeli dini üzerinde
olduklarını ileri sürüyorlardı. Halbuki onlar
Allah'a ortak koşuyorlardı.
Yüce Allah'ın kutsal Evinde, Beytu'l-Haram'da, tapmak
amacıyla putlar heykeller dikiyorlardı. Halbuki bu evi
Hz. İbrahim sırf Allah'a kulluğun simgesi olarak
yapmıştı... Onlara Hz. İbrahim'in haberini
anlat ki, buradan kendi düşüncelerinin gerçek yüzü
ortaya çıksın.
Bu suredeki kıssalar, tarihsel çizgiyi izlemiyor.
Çünkü burada özellikle onların ders alınacak yönlerine
dikkat çekiliyor. A'raf suresi gibi yerlerde ise tarihsel çizgi
esas alınmıştı. Çünkü orada yeryüzünün
mirasının sıra ile kimlere geçtiği
sergileniyor. Hz. Adem -selam üzerine olsun- döneminden bu yana
peygamberlerin birbirini izlediği belirtiliyordu. Onun için
A'raf suresinde geçen kıssalar, cennetten
atılış döneminden ve beşeriyet
hayatının başlangıcından bu yana geçen
tarihsel çizgiyi izliyorlardı.
Hz. İbrahim -selam üzerine olsun- kıssasının
burada verilen bölümü; milletine peygamber olarak gönderilişini,
onlarla inanç sistemi üzerine tartışmasını,
sahte tanrıları red edişini, kulluk ilkesini esas
alarak Allah'a yönelişini ve Ahiret Gününü hatırlatmasını
içeren bölümdür. Bunun hemen ardından mükemmel bir kıyamet
sahnesi yer alıyor. Burada kullar, sahte tanrıları
red ediyorlar. İçinde bulundukları sosyal
şartların kendilerini Allah'a ortak koşmaya götürmüş
olmalarına pişman oluyorlar. Sanki onlar şimdiden
bilfiil olarak oraya varmış bulunuyorlar! İşte
müşrikler için kıssanın ders alınacak
yanı da burasıdır. Onun için burada Tevhid inancının
ilkelerine, şirk inancının bozukluklarına ve
kıyamet gününde müşrikleri bekleyen akıbete
geniş yer veriliyor. Zira hikayenin ağırlık
noktası budur. Bunun dışında kalan yerler ise,
başka surelerde geniş olarak ele
alındığı için es geçilmiştir.
Hz. İbrahim kıssasının, Bakara, En'am, Hud,
İbrahim, Hicr, Meryem, Enbiya ve Hacc surelerinde bazı bölümleri
geçmişti. Her surede surenin ana temasına uygun düşen
bölümler ele alınmıştır. Konusuna,
atmosferine ve çağrışımlara uygun
kısımlar verilmişti.
Bakara Suresinde Hz. İbrahim'in İsmail ile birlikte
Ka'beyi bina etmesi, Kutsal bölgeyi güvenli kılması için
Allah'a dua etmesi, Ka'be'ye ve Ka'be'yi yapana varis olmanın
ancak Müslümanlar yani onun dinini izleyenler için söz konusu
olabileceği, kuru bir soy bağı iddiası ile ona
varis olunamayacağı ele alınıyor. Bunlar
İsrailoğullarının aykırı
davranışları, sürülmeleri ve lanete uğramaları
nedeniyle Hz. İbrahim'in dinine ve Ka'besine ancak Müslümanların
varis olabileceğini ortaya koymak için anlatılıyordu.
Dirilten ve öldüren, güneşi doğudan doğduran,
Allah'ın sıfatları konusunda büyük iddialarda
bulunan kafir kralla tartışması, güneşi
batıdan doğdurması, krala meydan okuyuşu ve
kafir olan kiralın bunun karşısında
apışıp kalması ele alınıyordu.
Rabbinin ölüleri nasıl dirilttiğini, bunu kendisine
göstermesini istemesi, Rabb'inin ona dört kuş kesip
onların parçalarını da dağlar üzerine koymasını
emretmesi, sonra onları gözlerinin önünde diriltmesi ve kuşların
hızla gelişini görmesi anlatılıyordu.
Bu her iki olay da, surede yüce Allah'ın öldürmeye ve
diriltmeye gücünün yettiğinden ve onun ayetlerinden söz
edilirken ele alınıyordu.
En'am suresinde Hz. İbrahim Rabbini aramasından ve
yıldızları, Ayı, Güneş'i ve evrenin
sahnelerini izledikten sonra Rabbini bulmasından söz
ediliyordu. Bu da inanç üzerinde, Allah'ın evrendeki
ayetleri ve bu ayetlerin onların eşsiz
yaratıcısının, yoktan var edicisinin üzerinde
yoğunlaşan bir açıklama ile ele alınıyor.
Hud suresinde Hz. İshak ile müjdelenmesi bölümü yer alıyordu.
Bu da Hz. Lut'un kıssası sırasında ele
alınmıştı. Hani Hz. Lut'un milletini yok
etmekle görevli olan melekler yolda Hz. İbrahim'e
uğramışlardı. Bu bölümde de yüce Allah'ın
seçilmiş kullarını koruduğu, dininden
sapanları ise, yok ettiği anlaşılıyordu.
İbrahim suresinde, ailesini yerleştirdiği çorak
vadiyi kutsal Ka'be'nin himayesinde tutması için Rabb'ine
niyazda bulunuşu, yaşlılığına
rağmen Hz. İsmail ve Hz. İshak'ı kendisine
bahşettiğinden Rabb'ine şükredişi, kendisine
ve nesline namazı sürekli gereği gibi kılmayı
nasib etmesini dileyişi, duasını kabul
buyurması kıyamet gününde kendisini, anne-babasını
ve bütün mü'minleri bağışlaması için
niyazda bulunması anlatılmıştı. Zaten
surenin ana konusu bütün peygamberlerin aynı mesajı
getirdikleri ve bu mesajın da Tevhid olduğunu
peygamberlerin mesajlarını yalan sayanların ise bütünü
ile bir kitle olduklarını ortaya koymaktı.
Peygamberlerin mesajı küfür cehenneminde ve inkar
çölünde serin gölgelikli bir 'ağaçtı!
Hicr suresinde de aynı Hud suresindeki bölüm biraz
detaylı olarak ve Yüce Allah'ın inanan kullarına
merhameti, günahkar, isyankar kullarına azabının
hatırlatılması şeklinde ele
alınmıştı.
Meryem suresinde Hz. İbrahim'in yumuşak bir tutumla
babasına gelişi ve babasının onu kaba bir
şekilde katı yüreklilik ile reddedişi,
babasından ve kavminden ayrılışı, Hz.
İsmail ve Hz. İshak'ın ona
bağışlanışı
anlatılmıştı. Bu da yüce Allah'ın seçilmiş
kullarını koruduğundan söz eden, bütün
atmosferini merhamet, sevgi ve yumuşaklığın
kuşattığı bir surede ele
alınmıştı.
Enbiya suresinde Hz. İbrahim'in babasını ve
milletini ilahi mesaja çağırması, onların
putlarını horlaması ve bu putları
kırması, ateşe atılması, ateşin
Allah'ın emri ile serinlik ve esenlik veren bir bahçeye
dönüşmesi, kendisinin kardeşinin oğlu Lut ile bu
ülkeden kurtularak bütün insanlar için kutsal kılınan
yurda ulaşması anlatılıyordu. Bu da
peygamberler kervanını anlatan, yüce Allah'ın bu
kervanı koruduğunu, onların da ortağı
olmayan tek Allah'a kulluğa çağırdıklarını
sergileyen bir konumda veriliyordu.
Hacc suresinde ise Ka'be'yi tavaf edenler ve oraya
sığınanlar için temizlemesi gerektiğine
ilişkin bir işaret yer alıyordu.