23- Firavun, "alemlerin Rabb'i dediğin nedir?"
dedi.
Firavun -Allah cezasını versin- soruyor: Ben
kendisinin elçisiyim dediğin Alemlerin Rabbi de kimdir? Bu
ancak sözü temelden red eden sözü ve söyleyeni aşağılayan,
meseleyi bütünü ile hayretle karşılayıp düşünülmesini
bile imkansız gören, söz konusu yapılmasının
doğru olmadığını kabul etmiş birinin
yaklaşımı olabilir.
Hz. Musa -selam üzerine olsun- ona cevap veriyor. Allah'ın
görülen bütün evrenin ve içindekilerin Rabbi olduğunu,
Rabblık sıfatının herşeyi
kuşattığını dile getiriyor:
24- Musa "Eğer kesin gerçeği öğrenmek
istiyorsanız, O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki
bütün varlıkların Rabbidir" dedi.
Bu cevap Firavunun bilmezlikten gelişini
karşılayan ve ağzını kapatan bir
cevaptır. Ey Firavun, yüce Allah senin gücünün ve ilminin
ulaşamayacağı bu dehşet verici evrenin
Rabbidir, sahibidir. Firavun'un iddiası bu milletin ve Nil
vadisinin bu bölümünün tanrısı olduğuna
ilişkindi. Bu ise, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki
varlıkların içinde toz tanesi veya zerre kadar küçük
ve sözü bile edilmeye değmez bir mülk demekti. Aynı
şekilde Hz. Musa'nın -selam üzerine olsun- cevabı
da Firavun'un iddiasını küçümsüyor, asılsız
olduğunu ortaya koyuyor, dikkatlerini bu korkunç evrene
yöneltiyor ve bunun Rabbinin kim olabileceği üzerinde düşünmesini
sağlamaya çalışıyordu.. İşte
Alemlerin Rabbi O'dur.. Bu yönlendirmeden sonra Hz. Musa'nın
sözü şöyle hikaye ediliyor . "Eğer kesin gerçeği
öğrenmek istiyorsanız" İşte sadece
bu kesin anılmaya ve tasdik edilmeye layıktır,
uygundur.
Firavun etrafındakilere dönüyor, onların bu söze
hayretlerini izhar etmelerini istiyor. Veya, apaçık, rahat
anlaşılabilen gerçek sözlerin kalblere ulaşmasından
endişe eden, zalimlerin, zorbaların geleneğine
uygun olarak Hz. Musa'nın sözlerinden etkilenmemelerini sağlamaya
çalışıyor.
25- Firavun çevresindekilere "dediklerini duyuyor musunuz?"
dedi.
Şimdiye kadar duymadığımız ve
tanımadığımız hiç kimsenin söylemediği
bu ilginç ve hayret verici söze kulak veriyor musunuz?
Bu sırada Hz. Musa zaman kaybetmeden ona ve
etrafındakilere tekrar saldırarak Alemlerin Rabb'inin
başka bir sıfatından söz ediyor.
26- Musa: "O hem sizin hem de sizden önceki atalarınızın
Rabbidir" dedi.
Bu sıfat Firavun'a iddiasına ve konumuna yönelik
daha büyük bir darbe indirmektedir. Açık açık
belirtiyor ki, Alemlerin Rabbi, firavunun da Rabbidir. Firavun
onun kullarından biridir. Yoksa kendisi milletine
karşı iddia ettiği gibi bir ilah falan
değildir. Onun milletinin rabbi de O'dur. Firavun iddia
ettiği gibi onların ilahı değildir? Önceki
atalarının Rabbi de Allah'tır. Firavunun
ilahlığına gerekçe yapmaya kalkıştığı
veraset sistemi kuru bir iddiadır. Öteden beri Alemlerin
Rabbi Allah'tan başkası değildi!
Açıklama Firavun için öldürücü bir darbe oldu. Etrafında
bulunan kabinesiyle bunu sessiz biçimde dinlemesi mümkün olmamıştır.
Hemen böyle bir sözle ortaya çıkan adamı delilikle
itham etmeye kalkmıştır:
27- Firavun çevresindekilere: "Size peygamber olarak
gönderilen bu adam kesinlikle bir delidir" dedi.
Size peygamber olarak gönderilen bu adam elçiniz.. diyerek
bizzat peygamberlik meselesini hafife almak ve bu aşağılama
ile kalbleri onu tasdik etmekten uzaklaştırmak
istemektedir. Onu kabul etmek ve olabileceğini itiraf etmek için
böyle demiyor. Hz. Musa'yı -selam üzerine olsun- delilikle
itham ediyor ki, Firavunun dinini ve siyasal konumunu kökten
tehdit eden, eleştiren, insanları kendi rabbleri ve
önceki atalarının rabbi olan Allah'a çağıran
sözlerinin etkisini yok etsin.
Yalnız, bu aşağılama ve bu iftira Hz.
Musa'nın azmini kesmiyor. Yoluna devam ediyor.
Azgınların ve zorbaların tahtını sarsan
gerçek sözlerini haykırmaya devam ediyor.