Ne var ki, bu dokunuşlar ve çağrılar
koflaşmış, katılaşmış olan bu
kalplere ulaşıp, tesir etmiyor. Onlara kulak vermiyorlar.
Ve yumuşamıyorlar.
153- Semudoğulları dediler ki; "Sen büyüye
çarpılmış birisin. "
154- "Sen sadece bizler gibi bir insansın. Eğer
doğru söylüyorsan bize bir mu
Sen ancak bilmedikleri şeyleri saçmalayıp duran
akılları büyülenmiş (beyinleri
yıkanmış)lerden birisin. Sanki Allah yoluna çağırmak
sırf delilerin yapabileceği bir çağrıdır!
"Sen sadece bizler gibi insansın." İşte
ne zaman bir peygamber gelirse insanlığın
aklına takılan şüphelerden biri de budur.
İnsanlığın peygambere ilişkin düşüncesi
sürekli olarak böyle sakat olmuştur. Peygamberin neden bir
insan olarak gönderildiğini hikmetini,
sırrını bir türlü kavramamıştır.
Bunun insanlık için büyük bir şeref olduğunu
anlamamıştır. İçlerinden peygamberlerin
seçilmesiyle bu peygamberlerin insanlığı hidayet
ve aydınlık kaynağına ulaştırmada
öncülük ve önderlik yapacaklarını
bilememişlerdir.
Peygamber gökten haber getirdiği, insanlara kapalı
olan dünyadan gaybi haberler getirdiği için insan onun diğer
insanlardan başka, farklı bir varlık olarak düşünmüş
veya öyle olmaları gerektiği kanısına
varmıştır. Çünkü insanlık tarih boyunca yüce
Allah'ın bu peygamberlikle insana ne büyük bir değer
verdiğini anlamamıştır. Ve yine insan
anlamamıştır ki, yeryüzünde yaşadığı
halde, yediği, içtiği, uyuduğu, evlendiği,
çarşıda-pazarda dolaştığı,
diğer insanların taşıdığı ve
yaşadığı bütün diğer duyguları ve
zaafları bünyesinde barındırdığı
halde yüceler alemi ile sıkı ilişki içinde
bulunabilir. Dünyada normal bir insàn olarak yaşarken bu büyük
sır ile irtibatını sürdürebilir.
İnsanlık nesil, nesil, kuşak kuşak
peygamberden, onun gerçekten Allah tarafından gönderilen
bir elçi olduğunu gösteren harika bir mucize istemiştir.
Eğer