O |
Şuarä
|
O |
|
119- Bunun üzerine Nuh'u ve yanındakileri dolu bir gemiye
bindirerek kurtardık.
120- Bunun arkasından dışarda kalanları
suda boğduk.
İşte böyle kısa bir özet ile insanlığın
şafağında iman ile tuğyan (azgınlık,
isyankarlık, zorbalık) arasındaki savaşın
son aşaması tasvir edilmiştir. Uzun boylu
insanlık tarihi içinde yer alacak, gelecekteki bütün hak
ile batıl kavgalarının sonu da böylece belirlenmiş
olmaktadır.
Sonra bu surede üstün güç ve merhamet sahibi Allah'ın
olağanüstü olayın ' tekrar yorumuna yer verilmektedir.
121- Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler
vardır. Onların çoğunluğu inanmamış
kimselerdi.
122- Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli
ve merhametlidir.
Hud kavmi, Ahkaf'ta yaşıyordu. Ahkaf Yemen
tarafında Hadramut yakınlarında bulunan kum
tepecikleridir. Bunlar tarih süreci içinde Nuh kavminden sonra
gelmişlerdir. Onlar yeryüzünün inkarcılarını
temizleyen Tufan'dan bir süre sonra kalbleri sapıklığa
yönelmiş topluluklardan biriydiler.
Bu kıssa, A'raf suresinde detaylı olarak
verilmişti. Hud suresinde de, Mü'minun suresinde ise, Hz.
Hud'un ve Ad'ın ismine yer verilmeden ele
alınmıştı. Bu surede ise kıssanın
iki ucu arasındaki bölümü özetlenmiştir.
Kıssanın bir ucu Hz. Hud'un toplumunu ilahi mesaja çağırması
diğer ucu bu toplumun, ilahi mesajı yalan
sayanlarının uğradığı akıbettir.
Bu kıssa da Hz. Nuh'un toplumunun kıssası gibi
başlamaktadır.
123- Adoğulları da peygamberlerini yalanladılar.
124- Hani kardeşleri Hud, onlara dedi ki, "Siz hiç
Allah'tan korkmaz mısınız?"
125- "Ben size gönderilmiş, güvenilir bir Allah
elçisiyim. "
126- "Öyleyse Allah'tan korkunuz da, çağrıma
uyunuz. "
127- "Ben bu çağrı hizmetime
karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum,
benim çabamın karşılığını
verecek olan alemlerin Rabb'idir. "
Bu her peygamberin söylediği değişmeyen sözdür.
Allah'tan korkma ve élçisine itaat etme çağrısı,
insanların ellerinde bulunan dünya hayatının
mallarına, nimetlerine gönül bağlamama, yeryüzünün
geçici değerlerinin üzerine çıkma, Allah'ın
katındaki değerli, üstün mükafatına göz dikme,
yönelme bayrağının açılması; işte
bütün peygamberlerin mesajı.
Sonra bu toplumun özel durumuna ve uygulamalarına yöneliyor.
Sırf gücü ile övünmek, zenginliğini ilan etmek, bina
yapımında yoğunlaşmak ve yükseklere çıkmak,-lüks,
burjuva hayat için inşaat sektörüne yönelmeleri eleştiriliyor.
Aynı şekilde, bu dünyanın imkanlarına
sahip oldukları, burada büyük güçlere sahip oldukları
için böbürlenip, Allah'ın gözetlemesinden ve korkusundan
habersiz bir hayata yönelmeleri de tenkit ediliyor.
128- "Sizler her yüksek tepeye gösteriş amaçlı
bir anıt dikerek boş işlerle mi
oyalanıyorsunuz.?"
129- "Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler
mi yapıyorsunuz?
Ayet-i kerimenin metninde geçen "Riğ" sözcüğü
yeryüzünün yüksek yerleri demektir. Öyle anlaşılıyor
ki, onlar yeryüzünün yüksek yerlerine binalar yapıyorlardı.
Uzaktan bakan onları bir işaret biçiminde görüyordu.
Bundan amaç da, güçlerini ve ustalıklarını
ortaya koyup, bununla böbürlenip övünmekti. Bu nedenle Kur'an
onların bu eylemlerini "boş bir eylem" olarak
nitelemiştir. Eğer onlar bu binaları yolculara
kılavuzluk yapmak ve yönlerini belirlemelerini sağlamak
için yapmış olsalardı, kendilerine "Boş
işlerle mi oyalanıyorsunuz?" denmezdi. Bu
direktif de, çabaların, ustalıkların ve
malların yararlı ve zorunlu olan işlerde
harcanması gerektiğine dikkat çekmekte, sırf
üstünlüğünü ve ustalığını ortaya
koymak amacı ile lüks ve ziynet için harcanmaması
gerektiğine parmak basmaktadır.
"Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler mi
yapıyorsunuz?"
Ayetinden anlaşılıyor ki, Ad kavmi sanayi
uygarlığında önemli bir yere ulaşmıştı.
Dağları yontmak, saraylar yapmak, yüksek tepelere, dağlara
işaretler yerleştirmek için fabrikalar kurabilecek
düzeye gelmişlerdi. Bu öyle bir dereceye varmış
ki, toplum, bu fabrikaların ve bunların
vasıtaları ile yapmış oldukları
saldırılarından koruyabileceklerine inanır
olmuşlardı.
Hz. Hud, toplumun yaşadığı hayatı
kınamaya devam ediyor:
|
|
O |
|
O |
|