O |
Kıyamet
|
O |
|
31- Adam ne inandı, ne namaz kıldı.
32- Tersine inkâr etti ve sırt çevirdi.
33- Sonra çalım satarak ailesinin yanına döndü.
Elimizdeki bilgilere göre bu ayetlerde belirli bir kişi
kasdedilmiştir. Söylendiğine göre bu kişi "Ebu
Cehil" lâkabı ile tanınan Amr b.
Hişam'dır. Mekkeli müşriklerin bu azılı
elebaşısı zaman zaman Peygamberimizin yanına
giderek O'nun okuduğu Kur'an'ı dinler, sonra çekip
giderdi. Ne iman eder, ne gerçeğe boyun eğmeye
yanaşır, ne haddini bilir, ne Allah'tan korkardı.
Tersine Peygamberimize ağır sözlerle sataşır,
insanların Allah'ın yoluna girmesine engel olurdu. Sonra
da iyi bir iş yapmış gibi çalım satarak,
yaptığı kötülüklerle övünerek yakınlarının
yanına koşardı.
Ayetler adamı alaya Alıyor, kendisi ile
gırgır geçiyorlar. Durumu gerçekten komiktir. Çalım
satışı, omuz kabartma, çirkin ve abartılı
bir hava atma pozu ile tasvir ediliyor.
Aslında Allah'a çağrı tarihi boyunca nice Ebu
Cehiller görülmüştür. Bunlar gerçeği işitirler,
fakat bu sese yüz çevirirler. Son derece maharetle insanları
Allah yolundan alıkoyarlar, dava adamlarına eziyet
ederler, kalleşçe tuzaklar kurarlar ve gerçeğe
sırt çevirirler. Böyle yaparken kalleşlikleri ile,
puştlukları ile, kötülükleri ile, bozgunculukları
ile, insanları Allah yoluna girmekten alıkoyan
zorbalıkları ile, yüce Allah'ın dini ve inanç
sistemi önünde kurdukları tuzaklar ile övünürler.
İşte okuduğumuz ayetler bu burnu büyük
bozguncuların şımarıklıklarına
şu sert bir tehditle karşılık veriyor:
34- Vay başına geleceklere!
35- Yine vay başına geleceklere!
Bu ifade tehdit ve yıldırma içerikli bir halk
deyimidir. Nitekim bir defasın da
Peygamberimiz,
Ebu Cehil'i gırtlağından tutup sarsarak kendisine "Vay
başına geleceklere! Yine vay başına
geleceklere!" dedi. O Allah'ın düşmanı
ise Peygamberimize "Vallahi, ne sen ve ne de senin
Allah'ın bana hiçbir şey yapamazsınız. Ben
şu iki dağ arasında yürüyenlerin en büyüğüyüm"
diye karşılık vermişti. Peki sonra ne oldu? Yüce
Allah, Bedir savaşında Peygamberimize ve güçlü, ezici,
yüce Allah'a inananların eli ile bu şımarık
zorbayı yakalayıp tepeleyiverdi. Daha önce de Firavun,
soydaşlarına şöyle demişti:
"Ey ileri gelen soydaşlarım, sizin için benden
başka bir ilah tanımıyorum."(Kassas 30)
"Mısır ülkesinin egemenliği ve
şu ayaklarımın altından akan nehirler benim
değil mi?"(Zuhruf 51)
Fakat yüce Allah, sonunda onu da yakalayıp tepeledi.
Allah'a yönelik çağrı tarihi boyunca soyunun
kalabalıklığı ile, kaba gücü ile ve saltanatı
ile övünen, bunları birşey sanarak yüce Allah'ı
ve O'nun zalimleri kıskıvrak yakalayan güçlü elini
unutan nice Firavunlar görülmüştür. Sonunda Allah
sivrisinek, karasinek önemsizliği ile onları tutup
haklayıvermiştir. Evet, ne diyorduk. insanın bu son
anı, daha önce bildirilen "ecel" anıdır.
O an ne önceye alınabilir ve ne de ertelenebilir.
İNSAN BAŞIBOŞ BIRAKILACAGINI MI SANIYOR?
Surenin sonunda kalplere, insan hayatının
pratiğini köklü biçimde etkileyen başka bir gerçeğin
fiskesi ile dokunuluyor. Bu gerçek yüce Allah'ın insan
hayatını önceden tasarladığını
ayrıntılı bir plâna bağladığını
gösterdiği gibi kafirlerin şiddetle inkar ettikleri
yeniden dirilişe de kanıt oluşturur. Fakat ne bu
gerçek ile yüzyüze gelmekten kaçabilirler ve ne de onun kanıtlayıcı
fonksiyonunu, anlamını gözardı edebilirler.
Okuyalım:
|
|
O |
|
O |
|