Surenin girişinde bu ayetler hakkında söylediklerimize
şimdi şunları eklemek istiyoruz. Bu ayetlerin
vicdanlara aşıladıkları mesaja göre Kur'an'ın
işi vahiy, koruma, toplama ve açıklama
bakımından bütünüyle yüce Allah'a bağlanıyor
O konuda Peygamberimize sadece onu taşıyıp
insanlara duyurmak düşüyor. Bu ayetlerde dikkatimizi çeken
bir diğer nokta da Peygamberimizin kendisine indirilen vahyi
kavrama konusunda ne kadar titiz davrandığı, bu görevini
ne kadar ciddiye aldığı ve kendisine sunulan sözlerin
bir cümlesini, hatta bir kelimesini unutmaktan ne kadar büyük
bir korku duyduğudur. İşte bu korkunun dürtüsü
ile kendisine Kur'an okuyan Cebrail'i ayet ayet, kelime kelime
izliyor, böylece ilahi mesajın hiçbir sözcüğünü
kaçırmadığından emin olmak istiyor, sonraki
ezberinin eksizliğini güvenceye almaya çalışıyor.
Bu olayın elimizdeki Kur'an'da yerini alarak "Tescil"
edilmesi gerek şimdi burada, gerekse daha önce surenin girişinde
değindiğimiz mesajların kökleştirilmesi
bakımından son derece önemlidir.
İNSAN FITRATI
Daha sonraki ayetlerde kıyamet sahnelerinin
sunulmasına ve orada "kendini kınayan nefs"in
başına geleceklerin anlatılmasına devam
ediliyor. insanlara nefislerinin iç yüzü tanıtılıyor,
orada egemen olan dünya sevgisine, dünyaya dalıp ahireti gözardı
etme, ya da yeterince umursamamaya parmak basılıyor. Bu
gafletin arkasından insanların ahirette nasıl bir
durumla karşılaşacakları, orada
başlarına nelerin geleceği vurgulanıyor. Bu
durum canlı, güçlü mesajlı ve derin etkili bir
sahnede gözler önüne seriliyor. Okuyoruz: