O

Kıyamet

O

   

16- Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an'ı okurken, acele edip onun söylediklerini tekrarlama.

17- Bu Kur'an'ı senin hafızanda toplamak ve sana okumak bize düşen bir iştir.

18- Sana onu okuduğumuzda, onun okunuşunu izle.

19- Sonra onu sana açıklamak da bize düşen bir iştir.

Surenin girişinde bu ayetler hakkında söylediklerimize şimdi şunları eklemek istiyoruz. Bu ayetlerin vicdanlara aşıladıkları mesaja göre Kur'an'ın işi vahiy, koruma, toplama ve açıklama bakımından bütünüyle yüce Allah'a bağlanıyor O konuda Peygamberimize sadece onu taşıyıp insanlara duyurmak düşüyor. Bu ayetlerde dikkatimizi çeken bir diğer nokta da Peygamberimizin kendisine indirilen vahyi kavrama konusunda ne kadar titiz davrandığı, bu görevini ne kadar ciddiye aldığı ve kendisine sunulan sözlerin bir cümlesini, hatta bir kelimesini unutmaktan ne kadar büyük bir korku duyduğudur. İşte bu korkunun dürtüsü ile kendisine Kur'an okuyan Cebrail'i ayet ayet, kelime kelime izliyor, böylece ilahi mesajın hiçbir sözcüğünü kaçırmadığından emin olmak istiyor, sonraki ezberinin eksizliğini güvenceye almaya çalışıyor.

Bu olayın elimizdeki Kur'an'da yerini alarak "Tescil" edilmesi gerek şimdi burada, gerekse daha önce surenin girişinde değindiğimiz mesajların kökleştirilmesi bakımından son derece önemlidir.

İNSAN FITRATI

Daha sonraki ayetlerde kıyamet sahnelerinin sunulmasına ve orada "kendini kınayan nefs"in başına geleceklerin anlatılmasına devam ediliyor. insanlara nefislerinin iç yüzü tanıtılıyor, orada egemen olan dünya sevgisine, dünyaya dalıp ahireti gözardı etme, ya da yeterince umursamamaya parmak basılıyor. Bu gafletin arkasından insanların ahirette nasıl bir durumla karşılaşacakları, orada başlarına nelerin geleceği vurgulanıyor. Bu durum canlı, güçlü mesajlı ve derin etkili bir sahnede gözler önüne seriliyor. Okuyoruz:

 

 

O

 

O