O |
insan
|
O |
|
19- Onlara hiç ölmeyecek gençler hizmet ederler. Bu
gençleri görsen, ortalığa saçılmış
birer inci sanırsın.
Arkasından bu görüntünün ana hatları çiziliyor.
Genel bir bakış altında sahnenin kalplerdeki ve gözlerdeki
etkisi özetleniyor. Okuyoruz:
20- Nereye baksan bir nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Evet, bir nimet ve görkemli varlık sahnesi ile
karşı karşıyayız. Yüce Allah'ın
yakınları olmayı başaran o iyi, o seçkin
kullar bu görkemli varlıklar ve bol nimetler içinde yaşıyorlàr.
Sahnenin özeti ve ana hatları bu şekildedir.
Sonra bu bol nimetlerin ve görkemli varlıkların içinde
ayrıntı niteliği taşıyan bir görüntüye
dikkat çekiliyor. Bu görüntü az önceki genel tanıtmanın
gerekçeli örneği ve açıklaması havasında
sunuluyor. Okuyalım:
21- Üzerlerinde ince, yeşil ipekten ve atlastan elbiseler
vardır, bileklerine gümüş bilezikler
takılmıştır. Rabbleri onlara temiz içecekler
sunmuştur.
Ayetin orjinalinde yeralan "sündüs" sözcüğü,
"ince ipek kumaş", "istebrek" sözcüğü
ise "kalın ve astarlı kumaş"
anlamına gelir. Cennetlikler bu süsleri ve bu
göz kamaştırıcı
konforu Rabblerinden Alırlar. Başka bir deyimle bu görkemli
hayat dekoru, kerem sahibi yüce Allah'ın cömert bağışıdır.
Bu durum, elde edilen nimetlerin değerini arttıran, ek
bir değerdir.
Arkasından bütün bu nimetlerin üzerine sevgi ve
onurlandırma nimetleri eklenir
22- Bütün bunlar iyiliklerinizin karşılığıdır,
çabalarınız, hoşnutluğumuzu
kazanmıştır.
Bu sözler yüceler aleminden geliyor. Bu sözler, o nimetlerin
tümüne denk gelen onurlandırıcı bir bildiridir. Bütün
o nimetlere kendi değerlerinin üzerine eklenen başka
bir değer katar.
Böylece cennet nimetlerine ilişkin
ayrıntılı sunuş ve kalpleri coşturan,
özendirici çağrı noktalanıyor. Bu
çağrı
o temiz nimetleri hakketmeye ve zincirlerden, kelepçelerden, çılgın
alevli ateşten uzak kalmaya yönelik bir teşvik
niteliğindedir. Kısacası insan iki yol
ağzındadır. Yollardan biri bu cennete, öbürü ise
çılgın alevli cehenneme götürür.
Cennete ve cennetin gönül açıcı, bol nimetlerine yönelik
bu çağrının arkasından yalanlayıcı
tutumlarını ısrarla ve inatla sürdüren müşriklerin
durumu ele alınıyor. Bu adamlar, islam çağrısının
niteliğini kavramamış kimselerdir. Bu bilinçsizlikleri
yüzünden Peygamberimiz ile pazarlığa girişerek
O'nu davasından ya da bu davanın kendilerini
rahatsız eden ilkelerinden vazgeçirmeye yelteniyorlar.
İşte müşriklerin bu taviz koparma, müminleri
dinlerinden vazgeçirme, yoksa onlara eziyet etme, insanları
Allah yolundan alıkoyma; iyiliğe, cennete ve cennet
nimetlerine yüz çevirme girişimleri arasında surenin
son kesiti geliyor. Bu kesiti oluşturan ayetler, bilinen
Kur'an üslubu ile bu durumu ele Alıp işliyorlar.
|
|
O |
|
O |
|