O |
Zümer
|
O |
|
68- Sur'a üflenince, göklerde ve yerde olanlar korkudan düşüp
bayılırlar. Ancak Allah'ın dilediği kalır.
Sonra sur'a bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp
bakışıp dururlar.
Burada üçüncü çığlıktan söz edilmiyor.
Üçüncü çığlık, mahşer ve toplanma çığlığıdır.
Mahşerin gürültüsü ve kalabalığın
tozu-dumanı tasvir edilmiyor. Zira bu sahne yavaş
yavaş çiziliyor ve sakin bir biçimde hareket ediyor.
69- Yeryüzü, Rabb'inin nuruyla aydınlanır. Kitap açılır.
Peygamberler ve şahitler getirilir. Ve onlara
haksızlık yapılmadan, aralarında adaletle hüküm
verilir.
"Yeryüzü, Rabb'inin nuruyla aydınlanır." Bu
yer, duruşmanın yapılacağı mahşer
alanıdır. Rabb'inin nuru ile, orada kendisinin nurundan
başka kimsenin nurunun olmadığı Allah'ın
nuru ile aydınlanır. "Kitap açılır"
Kulların yaptıkları işleri kaydeden kütüktür
bu. "Peygamberler
ve şahidler
getirilir". Bildikleri
gerçek sözü söylesinler diye. Bu sahnede, bütün sürtüşmeler
ve tartışmalar atlanmıştır. Böylece mahşerin
genel havasını kuşatan saygı ve heybet
havası ile tam bir uyum sağlanmıştır.
70- Herkese, yaptığının
karşılığı tam verilir. Allah,
onların yaptıklarını en iyi bilendir.
Burada söylenebilecek tek bir söze ve yükselebilecek tek bir
sese bile gerek yok. İşte bu nedenle başka
sahnelerde söz konusu edilen hesaba çekme, sorgulama ve cevap
verme işlemleri öz bir ifade ile verilip hemen defterler
dürülüyor. Zira burada konum, saygı ve korkunun egemen
olduğu bir konumdur.
71 - İnkâr
edenler bölük bölük cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında
kapılar açılır.
Bekçiler onlara, "Size, içinizden, Rabb'inizin
ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı
ihtar eden peygamberler gelmedi mi?" "Evet, geldi"
derler. Lâkin azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur.
Cehennemin bekçileri onları karşılar. Cehenneme
girmeye müstehak olduklarını kaydeder ve oraya
gelişlerinin nedenlerini kendilerine hatırlatırlar.
Burası, boyun eğmenin ve kabul etmenin yeridir.
Tartışma ve çekişme yeri değil... Onlar
şimdi suçlarını kabul ediyor ve teslim oluyorlar.
72- "O halde içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından
girin. Kibirlenenlerin durağı ne kötüdür" denir.
Bu, cehennemlik olan kafiledir. Büyüklük taslayanlar
kafilesidir. Peki cennetlikler kervanı, takva sahipleri olan
kervandakiler nasıllar acaba?
73- Rabb'lerine karşı gelmekten sakınanlar, bölük
bölük cennete götürülürler. Oraya varıp kapılar açıldığında,
bekçileri onlara, "Selâm size, hoş geldiniz! Temelli
olarak buraya girin "
derler.
Bu, çok güzel bir karşılama, hoş bir
övgüdür. Nedeni de açıklanıyor: Siz
arındınız; temizlendiniz. Siz tertemiz idiniz.
Tertemiz olarak geldiniz. Cennette ancak güzellik vardır.
Oraya ancak güzel, tertemiz olanlar girerler. Onlar, bu güzelim
nimetler içinde sonsuza dek kalacaklardır.
Tam bu sırada cennetliklerin, Allah'ı övgü ve
takdis ile yücelten terennümlerinin sesleri yükseliyor:
74- Onlar: "Bize verdiği sözde duran ve bizi buraya
yerleştiren Allah'a hamd olsun. Cennette istediğiniz
yerde oturabiliriz' derler. Yararlı iş işleyenlerin
ücreti ne güzelmiş" derler.
İşte sahiplenmeye, miras almaya değecek olan yer
burasıdır. Onlar oraya diledikleri şekilde
yerleşiyorlar. Orada dilediklerine kavuşuyorlar.
"Yararlı iş işleyenlerin ücreti ne
güzelmiş" derler.
Sahne, insanın içini korku, ürperti ve saygı ile
dolduran bir telkinle sona eriyor. Bu sona eriş, sahnenin bütün
havası ve gölgesiyle uyum içine giriyor. Tevhid suresi
şahane bir uyum ile sona eriyor. Bütün bir varlık tam
bir boyun eğiş ve teslimiyet içinde hamd ile Rabb'ine
yöneliyor. Her canlı ve her varlık tam bir teslimiyet içinde
hamd sözcüğünü dile getiriyor.
75- Melekleri,
arş'ın etrafını çevirmiş oldukları
halde, Rabb'lerini hamd ile överken görürsün. Artık
insanların aralarında adaletle hükmedilmiştir.
"Övgü, alemlerin Rabb'i olan Allah içindir" denir.
|
|
O |
|
O |
|