O

Zümer

O

   

62- Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeyin yöneticisidir.

63- Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allah'ın ayetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrandadırlar.

Bu, her şeyin dile getirdiği bir gerçektir. Hiç kimse bir şey yarattığını iddia edemez. Hiçbir akıl sahibi bu varlığın hiçbir yaratıcı olmadan yaratıldığını ileri süremez. Zira bu varlığın içinde yer alan her şey, belli bir amacı ve planlamayı dile getirmektedir. Burada, küçüğünden büyüğüne kadar hiçbir iş kendi haline ve tesadüflere bırakılmamıştır. "O, her şeyin yöneticisidir." Göklerin ve yerin dizgini Allah'ın elindedir. O, dilediği şekilde onu evirip çevirir. Bütün bir varlık, O'nun belirlediği düzene uygun biçimde hareket eder. Varlığın idaresinde, O'nun iradesinden başka bir irade yetki sahibi değildir. Fıtrat (yaratılış yasası) buna tanıklık etmekte, realite bu gerçeği dile getirmekte, akıl ve vicdan bunu kabul etmektedir.

"Allah'ın ayetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrandadırlar." Bu yeryüzündeki hayatlarını bütün bir evrenin hayatı ile uyumlu ve ahenkli hale getirecek kavrayıştan mahrum kalmışlardır. Doğru yolun rahatlığını, kesin inancın huzurunu ve bütün imanın tadına ermeyi yitirmişlerdir. Ahirette ise, hem kendilerini hem de ailelerini ziyana uğratmışlardır. İşte bunlar gerçekten, "hüsrandadırlar" kavramının kendilerine denk düştüğü kimselerdir!

Göklerin ve yerin dile getirdiği ve varlık alemindeki her şeyin kendisine tanıklık yaptığı bu gerçeğin ışığında Peygamberimize -selâm üzerine olsun- şu telkin yapılıyor: Müşriklerin tekliflerini kabul etme! Senin onların ilahlarına kulluğun karşısında onların da senin ilahına kulluk yapmaları şeklindeki önerilerini reddet. Zira bu konu, çarşıda üzerinde pazarlık yapılarak tokalaşılıp anlaşılabilecek bir mesele değildir.

64- De ki: "Ey cahiller! Allah'dan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz?"

Şüphesiz ki bu, koyu, katmerleşmiş ve kör bir cahillikten kaynaklanan akılsızca teklifin karşısında sağlıklı fıtratın haykırışıdır, tepkisidir.

Bundan sonra şirkten sakındıran bir uyarı yer almaktadır. Ve bu konuda öncelikle Nebilerden ve Resullerden başlanmaktadır. Halbuki onların -Allah'ın

selâmı onların üzerlerine olsun- kalplerine şirkin dalgaları asla ulaşamaz. Yalnız buradaki sakındırmanın hikmeti, onlardan ziyade toplumlarını uyarmaktır. Sadece yüce Allah'ın zatını kulluk yapılmaya lâyık görmeleri gerektiği, Nebiler ve Resuller de dahil, diğer tüm varlıkların ve insanların kulluk makamında olduklarını zihinlerine yerleştirmektir.

65- Ey Muhammed! Andolsun ki, sana ve senden önceki peygamberlere şöyle vahy edildi: "Andolsun, eğer Allah'a ortak koşarsan işlerin boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun. "

Şirkten sakındırmaya ilişkin bu direktif, Tevhid'i emretmekle noktalanıyor. Kullukta Tevhid; doğru yolda bulunmaya, kesin inanç nimetine, saymak-tan dahi aciz kaldıkları, Allah'ın kullarını çepeçevre kuşatan ilahi nimetlere karşı şükretmeleri aşılanıyor.

 

 

O

 

O