O |
Zümer
|
O |
|
45- Allah, onların tanrılarından ayrı
olarak tek başına anıldığı zaman,
Ahirete inanmayanların kalbleri nefretle çarpar; ancak
Allah'dan başka putlar anıldığı zaman
hemen yüzleri güler.
Bu ayet-i kerime her ne kadar Hz. Peygamberin zamanında
yaşanan somut bir olayı anlatmak, müşriklerin
kendi ilahlarından söz edildiğinde
ferahladıklarını, keyiflerinden dört köşe
olduklarını; Tevhid anlayışından söz
edildiğinde ise keyiflerinin kaçtığını
ve nefret ettiklerini ortaya koyuyorsa da işin aslına
bakıldığında çeşitli ortamlarda ve
zamanlarda gözlemlenebilecek psikolojik bir durumu sergilediği
anlaşılmaktadır. Çünkü bazı insanlar ne
zaman yalnız Allah'ı ilah, yalnız O'nun
şeriatını kanun, yalnız Allah'ın
programını hayat düzeni olarak kabul etmeye çağrılsınlar
içleri burkulur, canları sıkılır. Yeryüzünün
beşeri programlarına, beşeri düzenlerine, beşeri
yasalarına söz geldiğinde ise neşelenir, keyifleri
yerine gelir; bu sözle içleri açılır. Artık
almak ve vermek için gönüllerini açarlar. İşte bu
ayette yüce Allah'ın, bir tip olarak kendilerinden söz
ettikleri de bunların kendileridir. Bunlar, her yerde ve her
zaman aynı tip insanlardır. Çevreleri ve çağları
farklı da olsa, renkleri ve milletleri ayrı da olsa bu
insanlar, fıtratları bozulmuş, karakterleri
yozlaşmış kimselerdir.
Bu yozlaşmışlık, duyarsızlık ve
sapıklık karşısında en etkili cevap, yüce
Allah'ın bu tür durumlarda Peygamberine -salât ve selâm
üzerine olsun- telkin ettiği cevapdır:
46- De ki: "Ey gökleri ve yeri yoktan var eden,
görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'ım!
Kullarının ayrılığa düştükleri
konularda sen hükmedersin. "
Bu, bilinçli bir biçimde yere ve göğe bakan ve bunlar için
göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah'dan
başka bir yaratıcı bulamadığı için
O'nun varlığını itiraf ve kabul eden ve O'nu,
göklerin ve yerin yaratıcısına yakışacak
nitelikleriyle tanıyan fıtratın niyazıdır,
yakarışıdır. Bu fıtrat, Allah'ı, "Görülen
ve görülmeyeni bilen;" şu
anda burada olanı ve olmayanı, gizliyi ve açığı
ile her şeyi yegane merci olarak tanır. "Kullarının
ayrılığa düştükleri konularda hükmedersin."
Kendisine dönüldüğü gün tek hakem O'dur.
İnsanlar mutlaka O'na döneceklerdir.
Müşriklere bu gerçek bildirildikten sonra ayrılığa
düştükleri konuların hükme bağlanması için
O'na dönecekleri günkü korkunç halleri sergileniyor:
|
|
O |
|
O |
|