Nasıl ki, gökten yağmur yağar ve onunla
değişik renklerdeki ekinler yeşerirse, aynı
şekilde "zikir" de gökten iner. Diri olan kalpler
onu güzelce karşılar. Açılır, huzura
kavuşur ve hayat dolu olarak harekete geçerler. Katılaşmış
kalpler ise onu, içinde hayattan ve hareketten eser kalmayan
yalçın kayalar gibi karşılarlar!
Yüce Allah, içinde hayır, iyilik bulunduğunu
bildiği kalpleri İslam'a açar. ,
Onları O'na, nuruyla ulaştırır, okşar.
O kalp de bununla parlar, aydınlanır. Bu niteliklere
sahip olan kalpler ile diğer katı kalpler
arasındaki fark, köklü bir farktır: "Kalpleri
Allah'ı anmak hususunda katılaşmış
olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık
sapıklık içindedirler."
Bu ayet-i kerimeler, İslam'ı kabul edip onunla huzura
kavuşan ve yeniden hayata dönen kalplerin gerçek durumlarını
tasvir ediyor. Onların Allah ile ilgili
bağlarını, hallerini sergiliyor. Açılmış,
huzura kavuşmuş, dipdiri hale gelmiş, sevinçle
dolmuş, parlamış ve aydınlanmış
kalplerin durumunu ortaya koyuyor. Bunun yanında bütün katılığı,
merhametsizliği, cansızlığı, kofluğu,
kararmışlığı ve karanlığa
boğulmuşluğu ile diğer kalplerin gerçek
hallerini de tasvir ediyor. Yüce Allah'ın, kalbini
İslam'a açıp, onu nuru ile desteklediği kimseler
asla kalpleri Allah'ın zikrinden habersizleşmiş,
katılaşmış insanlar gibi değildir. Bunlar
ile onlar arasında büyük, çok büyük fark vardır.
İkinci ayet de, mü'minlerin Kur'an-ı Kerim'i
nasıl karşıladıklarını
sergilemektedir. Onların, ne yapısında, ne yönlendirmelerinde,
ne özünde ve ne de özelliklerinde herhangi bir çelişki
bulunmayan, mükemmel bir uyuma sahip olan bu Kitab ı
nasıl karşıladıklarını
sergilemektedir. Bu Kitab, "mütaşabih" dir, "mesani"dir.
Yani bölümleri, kıssaları, yönlendirmeleri ve
sahneleri yer yer tekrar edilmektedir. Yalnız bunlar hiçbir
zaman aykırı düşmemekte ve çelişmemektedir.
Yeniden verilmesini, tekrarlanmasını gerektiren bir
hikmet gereği olarak değişik yerlerde yeniden
verilmektedir. Tam bir uyum ve yerli yerince oturtma içinde değişmeyen-benzer
bir usule uygun olarak, hem de hiçbir çelişkiye ve çatışmaya
meydan vermeden.
Rabb'lerinden korkup sakınanlar, böyle korku ve endişe,
arzu ve umut içinde yaşayanlar, bu zikri saygı ve
ürperti içinde ele alırlar. Tüyleri diken diken olacak
şekilde ondan derin biçimde etkilenirler. Sonra korkuları
yatışır, kalpleri bu zikir ile bir
yakınlık kurar. Böylece hem içleri hem de dışları
ile onun karşısında erirler. .Ve Allah'ın
zikri ile huzura kavuşurlar.
Bu, hareketlerin hemen hemen somut hale geldikleri, kelimelerle
çizilmiş hassas niteliklerine varıncaya kadar her
şeyi canlandırılmış hayat dolu bir
tablodur.
"İşte bu Kitab, Allah'ın doğruluk
rehberidir; O'nunla dilediğini doğru yola iletir."
Rahman'ın parmakları ile hidayete, kabul etmeye ve
aydınlanmaya doğru harekete geçirilme dışında
kalpleri bu kadar ürpertmek, titretmek mümkün değildir. Yüce
Allah, kalplerin içyüzünü en iyi bilendir. Artık
onların hakettiklerine uygun olarak ya hidayeti veya
sapıklığı verir onlara.
"Allah kimi de saptırırsa, onu doğru yola
eriştirecek kimse bulunmaz: ' Yüce Allah onu sapıklığa
düşürür; çünkü sapıklık üzere karar kılan,
doğru yolu (hidayeti) kabul etmeyen ve hiçbir halde ona eğilim
duymayan gerçek karakterini en iyi bilen O'dur.
Şimdi de sapıklıkta yürüyenleri kıyamet gününde
amellerini harman zamanında bekleyen akıbet çetin bir
sahnede sergileniyor: