21- Allah'ın, gökten su indirip, onu yerdeki kaynaklara
yerleştiren, sonra onunla çeşitli renklerde ekinler
yetiştiren olduğunu görmüyor musun? Sonra ekin kurur;
onu sararmış görürsün. Sonra Allah onu bir çöpe
dönüştürür. Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için
öğüt vardır.
Kur'an-ı Kerim'in, üzerinde düşünülmesi ve değerlendirme
yapılması için dikkatleri çektiği bu olay, dünyanın
her tarafında gözler önünde bulunan bir realitedir. Bunlar
öyle çok rastlanan gerçeklerdir ki, bu çoklukları
onları ciddiyetle ele almayı, her aşamasındaki
hayret verici olgulara dikkat etmeyi engelleyecek bir
alışkanlık meydana getirmektedirler. Kur'an-ı
Kerim, hayatın her adımında, her
aşamasında işleyen Allah'ın elini görmek ve
O'nun etkilerini izlemek için sürekli olarak dikkatleri
yönlendirmektedir.
İşte gökten inmekte olan su... Peki nedir o? Nasıl
iner? Biz bu harika olay karşısında irkilmeden geçer
gideriz. Zaman içinde ona alıştığımızdan
ve sık sık tekrarlandığından... Suyun
yaratılışı dahi başlı
başına bir harikadır. Suyun, iki hidrojen ve
oksijen atomunun belli şartlarda birleşmesinden
oluştuğunu öğrenmemiz de bu harikanın
değerini düşürmez. Aksine bu bilginin, kalplerimizi
uyarıp bu evrenin içinde hidrojen ve oksijenin bulunmasına
ve bunların birleşmesine müsait şartların
oluşmasına elverişli biçimde yaratan Allah'ın
yüce elini görmemizi sağlaması gerekir. Bu iki
elementin birleşmesinden suyun oluşmasına ve bu
suyun bulunması nedeniyle yeryüzünde hayatın
oluşum şartlarını meydana getiren ilahi eli görmemize
yol açması icab eder. Eğer su olmasaydı hayat da
olmazdı. Suya ve hayata ulaşana kadar bir dizi
planlı-programlı oluşumla
karşılaşıyoruz. Bütün bu planların
ardında yüce Allah vardır. Bunların hepsi O'nun
ellerinin ürünüdür. Ayrıca bu suyun varolduktan sonra
yere inişi bambaşka ve yepyeni bir harikadır. Bu
harika, yerin ve evrenin, Allah'ın planlamasına uygun biçimde
suyun oluşmasına ve yere inmesine elverişli bir düzene
dayanmasından kaynaklanmaktadır.
Şimdi suyun indirilmesinin ikinci aşamasına geçiliyor:
"Onu yerdeki kaynaklara akıttı."
Bu konuda yeryüzünde akan ırmaklar ile üstteki suların
sızması sonucu yerin tabakaları arasında
meydana gelen yeraltı ırmakları arasında fark
yoktur. Yerin altına sızan bu sular daha sonra kaynaklar
ve pınarlar halinde kaynamaya başlar veya kuyular
halinde ortaya çıkar. Yüce Allah'ın elidir bu suyun
bir daha geri dönmemek üzere yerin dibine geçmemesine engel!
"Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler
yetiştiren olduğunu görmüyor musun?"
Yağmurun yağmasından sonra ortaya çıkan
bitkisel hayat ve bu hayatın canlanması ise insanın
tüm gücünü aciz bırakacak nitelikte bir harikadır. Küçücük
bir bitkinin, üzerindeki toprak tabakalarını yara yara,
üzerindeki tortuların ağırlıklarını
ata ata havaya, aydınlığa ve özgürlüğe
doğru uzanması, yavaş yavaş havaya yükselmesi...
Evet, işte bu manzara, mesajlara açık olan kalpleri
ibretle doldurmaya yeterlidir. Bu
kalpte, her
şeyi yaratan ve sonra da yolunu gösteren yaratıcı
ve yoktan var edici Allah'ın kudretini hissetme duygusunu
harekete geçirmeye kâfidir. Bir tarlada yetişen rengarenk
bir ekin, hatta bir tek bitki çeşidi ve daha ötesi tek bir
çiçek dahi eşsiz ilahi kudretin bir sergisinden başka
bir şey değildir. Bunların bir tanesi dahi
insanın bu türden bir şeyi asla
yapamayacağını göstererek sınırsız
acizliğini kavratmaya yeterlidir!
Ama bir gün, şu gelişen, taze, sere serpe
yayılmış, hayat dolu iken olgunlaşıyor,
kıvamına geliyor ve günlerini dolduruyor:
"Sonra ekin kurur; onu sararmış görürsün."
Varlığın yaşamasında, evrenin düzeninde
ve hayatın aşamalarında kendisi için belirlenen en
son aşamasına ulaşıyor; olgunlaşarak biçime
hazır hale geliyor.
"Sonra Allah onu bir çöpe dönüştürür."
Artık o, günlerini doldurmuş, fonksiyonunu icra
etmiş ve hayatı kendisine bağışlayan
Allah'ın belirlediği biçimde görevini tamamlamış
oluyor.
"Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için öğüt
vardır."
Olaylar üzerinde düşünüp onlardan dersler, ibretler
alanlar, yüce Allah'ın kendilerine verdiği akıl ve
anlayıştan yararlanmasını bilenler için
dersler vardır.