sırada
üzerindeki tortular dökülür. Üzerindeki perde açılır.
Etrafını kuşatan kuruntular, yanılgılar
aydınlık kazanır. O da Rabb'ine yönelir. Yalnız
O'na döner. O'ndan başkasının kendisini bu
sıkıntıdan kurtaramayacağını kavrar.
Kendilerine çağırdığı ortakların ve
şefaatçıların yalancı olduklarını
öğrenir.
Sıkıntılar sona erip bolluk ve rahat
geldiğinde ise... Yüce Allah, katından bir nimetle onu
şereflendirip başındaki belayı bertaraf
ettiğinde ise... Sıkıntının
dokunması ile fıtratı yalın halde ortaya çıkan
bu insanın tekrar geriye döndüğü, fıtratının
üzerini tortuların kapladığı, Rabb'ine dönüşünü,
O'na yalvarışını ve sınanma
sırasında yalnız O'na kulluk ettiğini, O'ndan
başka kimsenin bu belayı başından savmaya gücünün
yetmediğini unuttuğu görülmektedir. İnsan
bunların hepsini unutmakta ve yüce Allah'a ortak koşmaya
başlamaktadır. Ya eski cahili e döneminde olduğu
gibi taptığı bir takım ilahlar edinir, ya da
bir takım değerleri, kişileri ve makamları
ilah edinir. Bunlara içinde öyle değer verir ki,
onları Allah'a ortak koşar. Nitekim cahiliyenin pek çok
türünde bunlara benzer ortak koşmalara rastlanmaktadır.
Bir de bakmışsın ki, aynı insan, cinsel
arzularına, eğilimlerine, ihtiraslarına,
korkularına, malına, çocuklarına, yöneticilerine
ve büyüklerine Allah'a taptığı gibi veya daha
samimi bir biçimde tapmaktadır. Bunları, Allah'ı
sever gibi sevmekte veya daha fazla sevmektedir: Şirkin pek
çok çeşitleri vardır. Zira bunda şirkin bilinen
şeklini alma yoktur. Fakat işin özüne bakıldığında
bunun koyu bir şirk olduğu rahatlıkla kavranır.
Bu yolu izleyen insanın sonu, Allah'ın yolundan
sapmaktır. Allah'ın yolu birdir. Birkaç tane değil.
İbadet, yöneliş ve sevgide yalnız O'na yönelmek,
O'na giden yegane yoldur. Allah inancı, kalbte herhangi bir
ortaklığa tahammül etmez. Mal, çocuk, vatan, toprak,
dost ve yakın gibi hiçbir şeyin
ortaklığını kabul etmez. Bunlar ve
benzerlerinin kalbte yerleşen ortaklığı,
Allah'a ortaklar koşmanın ta kendisidir. Allah'ın
yolundan sapmaktır. Bu, yeryüzünde kısa bir süre
yararlandıktan, oyalandıktan sonra cehennemle
noktalanacak bir gidiştir.
"De ki: İnkârınla az bir müddet zevklen, sen
cehennemliklerdensin.
Ne kadar uzun ömürlü de olsa bu yeryüzünün her tür
nimeti kısa sürelidir. Ne kadar yaşarsa
yaşasın, insanın bu yeryüzündeki günleri sayılıdır.
Hatta bütün insanların yeryüzündeki hayatları yüce
Allah'ın günleriyle karşılaştırıldığında
kısa bir yararlanmadan öteye gidemez.
İnsanın bu çirkin tipinin yanında başka
bir tablosu daha çiziliyor. Bu da, sürekli Allah korkusu ve
ürpertisi ile dolu olan, Allah'ı sürekli anan, sıkıntıda
ve bollukta O'nu unutmayan, yeryüzündeki hayatını
ahiret endişesiyle yaşayan, Rabb'inin rahmetine ve
ihsanına ulaşmak isteyen insan tipidir.
Varlığın gerçeklerini anlamayı
sağlayacak ve sağlıklı bir bilgiyi meydana
getirecek olan Allah ile sürekli bağı bulunan kalb
sahibidir bu insan: