84- Gökteki ilah da, yerdeki ilah da O'dur. O, hakimdir,
alimdir.
85- Göklerin erin ve ikisi arasında bulunan herşeyin
mülkü kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin ilmi de
O'nun yanındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz.
86- Allah'tan başka tanrı diye
yalvardıkları şeyler, şefaat gücüne ve
yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek Hakka
şahidlik edenler bunun dışındadır.
Burada göklerde ve yeryüzünde egemen olan ilahlığın
teklifi vurgulanıyor. Yüce Allah'ın bu niteliği
ile ortaksız olduğu, yaptığı
herşeyin bir hikmete dayandığı belirtiliyor.
O'nun ilminin bu uçsuz bucaksız mülkü kapsadığı
anlatılıyor.
Ardından yüce Allah "tebareke" ifadesiyle
övülüyor, yüceliği ile dile getiriliyor. Yani yüce Allah
onların asılsız iddialarından, saçma sapan
düşüncelerinden yücedir uludur
.
O "Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların"
Rabbidir.
Kıyametin ne zaman kopacağını sadece O bilir.
Herşeyin dönüşü O'nadır, akıbet O'nun
katındadır.
O gün, Allah'ın evladı veya ortağı
olduğunu ileri sürdükleri hiç kimse, onlardan biri için
aracılık yapamaz. Nitekim bunları Allah
katında aracılar edindiklerini ileri sürüyorlardı.
Oysa gerçeği gören ve ona inananlardan başkası için
aracılık yapılmaz. Ayrıca gerçeği görüp
inanan biri, onu inkar eden, ona savaş açan biri için aracılık
yapmaz.
Sonra surenin akışı, onları
tartışma konusu yapmadıkları, kesinlikle
kuşku duymadıkları fıtratlarının
yalın mantığı ile yüzyüze getiriyor: Evet,
onlar kendilerini yaratanın yüce Allah olduğunu kabul
ediyorlardı. Peki o zaman niye bir başkasını
ona yönelik ibadetlerine ortak ediyorlar? Niçin ona ortak koştukları
düzmece ilahlardan aracılık béklentisi içindedirler?
87- Andolsun onlara "kendilerini kim yarattı?"
diye sorsan, elbette "Allah" Derler. O halde nasıl
haktan çeviriliyorlar?
Bozulmamış fıtratlarının
tanıklık ettiği ve bunun kaçınılmaz
mantıksal sonucu olarak kabul ettikleri haktan nasıl yüz
çeviriyorlar?
Surenin sonunda Hz. Peygamberin Rabbine yönelip onların
kafirliklerini, inanmayışlarını şikayet
edişi önemsenerek vurgulanıyor:
88- Resulullah'ın "Ya Rabbi! Bunlar inanmayan bir
kavimdir" demesini de Allah biliyor."
Hiç kuşkusuz bu ayet, Peygamber efendimizin bu sözünün
derinliğinin boyutlarını, nasıl
dinlendiğini, nasıl önemsendiğini, yüce Allah'ın
nasıl onunla ilgilendiğini ifade etmektedir.
Yüce Allâh, peygamberinin bu seslenişini -özel bir
ilgiyle- cevaplandırıyor; peygamberini onlardan yüz
çevirmeye, onları kendi hallerine bırakmaya, onlara
aldırış etmemeye, önemsememeye yöneltiyor. Ona
güven aşılıyor. Meseleyi selam, hoşgörü ve
kalpten gelen bir hoşnutlukla
karşılamasını istiyor. Bununla birlikte haktan
yüz çeviren inatçılara üstü kapalı bir tehdit
savuruluyor. Örtülü her şeyin ortaya çıktığı
kıyamet gününde onları bekleyen korkunç akıbet
hatırlatılıyor:
89- Ey Muhammed!
Sen şimdilik onlardan yüz çevir ve esenlik dile; yakında
bileceklerdir.