Evet, işte böyle eğer insanlar kanmasaydı. Hiç
kuşkusuz yüce Allah onların zayıf
noktalarını ve dünya nimetlerinin kalplerini etkilediğini
biliyor. -Büyük ve engin bir rahmete sahip olan Rahman'ı
inkar eden kafirlerin- evlerinin tavanlarını gümüşten,
merdivenlerini altından yapardı. Onlara birçok kapısı
bulunan evler, saraylar verirdi. Oturup yaslanmak için divanlar,
süslenip, bezenmek için değerli süs eşyaları
verirdi. Yüce Allah, kendisini inkar edenlere bu kadar bol ve
hesapsız vermekle gümüşün, altının, süs eşyalarının
ve dünya nimetlerinin basitliğini, değersizliğini
ortaya koyardı.
"Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçici
malından ibarettir."
Bütün bunlar geçici nimetlerdir. Bu dünyadan öteye
geçmezler. Dünya hayatına yaraşan nimetlerdir bunlar.
Bunlar Allah'tan korktukları için onun katında
saygınlık kazanan kimselerdir. Bu yüzden yüce Allah
onlar için bir daha değerli ve daha kalıcı
nimetler hazırlamaktadır. Daha dayanıklı ve
daha pahalı nimetleri tercih etmektedir onlar için. Onları
Rahman'ı inkar edenlerden ayırmaktadır.
Rahman'ı inkar edenlere, hayvanlarınkine benzer basit
nimetler verilmiştir.
Kuşkusuz yüce Allah'ın kimi zaman örnek verdiği
mal, süs eşyası ve yiyecekler gibi dünya hayatının
nimetleri bir çok insanı baştan çıkarır. Dünya
nimetlerini günahkârların elinde görüp de iyilerin
ellerinin boş olduğunu gördüklerinde, veya iyilerin
geçim sıkıntısı, meşakkatli bir hayat ve
sürekli yoksulluk içinde yaşamalarını sürdürmelerine
karşın günahkârların, kötülerin güçlü,
kuvvetli, zengin, debdebeli ve etkin bir hayat sürdürdüklerini
gördüklerinde akılları başlarından gider,
daha çabuk aldanırlar. Yüce Allah bu yanıltıcı
durumun insanları derinden etkilediğini biliyor. Fakat yüce
Allah bu değerlerin basitliğini ve katındaki
önemsizliğini onlara gösteriyor; aynı şekilde
katında iyiler, muttakiler için hazırladığı
nimetlerin çekiciliğini,
kalıcılığını da gösteriyor.
Böylece mü'min kalp yüce Allah'ın iyilere ve kötülere ayırdığı
nimetlerin gerçek değerini anlıyor,
yatışıyor.
Yüce Allah'ın dünya nimetlerinden bir şeye sahip
olmayan bir adamı peygamberlik görevi için seçmesine
itiraz edenler; insanları sahip bulundukları
başkanlık veya mal-mülk gibi değerlerle ölçenler,
bu ayetler aracılığı ile önem verdikleri değerlerin
basit olduklarını, Allah katında hiçbir değere
sahip olmadıklarını görüyorlar. Bunların en
kötü insanlara, Allah'ın en fazla öfkelendiği
kişilere serildiğini, hiçbir zaman Allah'a yakınlığın
göstergesi olmadığını, onun
hoşnutluğu anlamına gelmediğini, seçkinliğin
ifadesi olmadığını anlıyorlar.
İşte Kur'an meseleleri bu şekilde yerli yerine
koyuyor. Dünya ve ahiretteki rızıkların
dağılımına ilişkin Allah'ın
yasalarını bu şekilde gözlerimizin önüne seriyor.
Değerlerin gerçek mahiyetlerini yüce Allah'ın
katındaki değişmez şekliyle ortaya koyuyor. Bütün
bunları, Hz. Muhammed'in -salât ve selâm üzerine olsun
peygamberliğine ve onun bu görev için seçilmiş
olmasına itiraz edenlere nüfuz sahibi ileri gelenlerin
önerilerine cevap verirken gündeme getiriyor.
Kur'an-ı Kerim değişmeyen, sarsılmayan
temel kuralları, evrensel gerekleri bu şekilde kökleştiriyor.
Hayattaki gelişmeler, düzen değişiklikleri,
ideolojik farklılıklar ve değişik ortamlar
bunları etkilemezler. Çünkü hayata egemen olan değişmez
kanunlar vardır. Hayat bu kanunların etkinlik
alanında hareket eder. Ama hiçbir zaman bu kanunların
çerçevesinin dışına çıkamaz.
Değişmez gerçekleri bir yanâ bırakarak
kendilerini değişken dış görünüşe
kaptıranlar, hayatın katı ve değişmez yönleri
ile sürekli gelişen yönlerine ilişkin
değişmez ve değişken kuralları birlikte içeren
bu ilahi yasayı anlayamıyorlar. Değişim ve
gelişim kuralının varlıkların biçimini
kapsadığı gibi özünü de kapsadığını
sanıyorlar. Bu yüzden sürekli gelişim
kuralının, herhangi bir meselede değişmez bir
kuralın olmasına engel olduğunu ileri sürüyorlar;
sürekli evrim, kesintisiz gelişim yasasının
dışında değişmez bir yasanın
varlığını inkar ediyorlar. Onların
değişmediğine inandıkları tek kanun
işte bu sürekli gelişim kanunudur!
İslam inanç sistemine inanan bizler ise, yüce Allah'ın
vurguladığı şekliyle birbirini zorunlu
kılan değişmezlik ve değişkenliği
aynı anda içeren ilahi yasayı doğrulayan
kanıtları evrenin her köşesinde, hayatın her
tarafında, bizzat pratik hayatımızla görümüz.
Birbirini gerekli kılan değişmezlik ve
değişkenliğin gözümüzün önündeki en yakın
örneği insanlar arasındaki rızık
dağılımının
farklılığına ilişkin
değişmezlik kuralı ile, düzenlere ve toplumlara
göre farklılık gösteren rızıkların
oranlarının ve sebeplerinin değişkenliği
kuralıdır. Birbirini gerekli kılan
değişmezlik ile değişkenliğin bunun
dışında daha birçok örnekleri vardır.
İNKARCILARIN DOSTU ŞEYTAN
Dünya hayatının nimetlerinin önemsizliği,
Allah katındaki Değersizliği, bunun yanında yüce
Allah'ın bu nimetlerden günahkârlara vermesinin onların
Allah katında saygın bir konuma sahip oldukları
anlamına gelmediği, onların azaptan
kurtulacaklarını göstermediği ve Rabbinin
katındaki ahiret nimetlerinin Allah'tan korkanlar için olduğu
açıklandıktan sonra, ayetlerin akışı, dünya
nimetlerini bolca elde ederken, kör gibi Allah'ın ayetlerini
göremeyen ve ahirette Allah'tan korkanlar için hazırlanan
kalıcı nimetleri elde etmelerini sağlayacak Allah'a
kulluk sunmaktan kaçınan bu adamların akıbetlerini
gözlerimizin önüne seriyor: