O |
Zuhruf
|
O |
|
12- Bütün çiftleri Allah yarattı, size bineceğiniz
gemiler ve hayvanlar var etti.
13- Böylece onların sırtına binip, üzerlerine
yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak "Bunu bizim
hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir, yoksa biz
bunlara güç yetiremezdik" demeniz içindir.
14- "Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz"
deyin.
Bu ayette de işaret edildiği gibi hayatın temeli
canlıların çifter çifter yaratılmış
olmasıdır. Çünkü bütün canlılar çifttir.
Hatta ilk önce yaratılan tek hücre hem erkeklik hem de dişilik
özelliklerine sahipti. Daha doğrusu, şayet şu ana
kadarki tabii bilimler alanındaki
araştırmaların işaret ettiği gibi negatif
elektron ile pozitif protondan meydana gelen atomu evrenin temeli
kabul edecek olursak, sadece canlıların değil tüm
evrenin temelinin çift unsurdan oluştuğunu söyleyebiliriz.
Her halukârda çift olma durumu hayat mekanizmasında son
derece belirgindir. Gerek insandan, gerekse diğer
canlılardan tüm çiftleri yüce Allah yaratmıştır.
"Size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti."
Surenin akışı burada insanlara yüce Allah'ın
kendilerini yeryüzüne halife tayin etmekle, bu amaçla
hizmetlerine çeşitli güç ve enerji kaynaklarını
vermekle ne büyük bir lütufta bulunduğunu
hatırlatıyor. Sonra, bu nimete ve bu seçime karşılık
bir şükür ifadesi olarak takınılması zorunlu
olan edep tavrına dikkatlerini çekiyor. Hayat alanındaki
her harekette kalplerin yüce Allah a bağlı kalması
için nimetle karşılaştıkları her anda bu
nimeti vereni hatırlamalarını sağlıyor:
"Böylece onların sırtına binip,
üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak `Bunu
bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir,
yoksa biz bunlara güç yet iremezdik'
demeniz içindir." Biz
yüce Allah'ın bize yönelik nimetine benzeri bir nimetle karşılık
veremeyiz. Bu nimetlere karşılık olarak şükretmekten
başka bir şey gelmez elimizden.
Bunun yanısıra bir de, insanların çeşitli
nimetlerle donatıldıkları, bu amaçla birçok güç
ve enerji kaynaklarını kullanabildikleri halifelik görevi
esnasında sergiledikleri davranışların,
eylemlerin karşılığını almak üzere
bu halifelik görevinden sonra tekrar Rabb'lerine döneceklerini
hatırlamaları da güdülen amaçlardan biridir:
"Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz' deyin:'
Nimetleri bahşeden yüce Allah hakkında
takınılması zorunlu olan edep tavrı budur.
Bize bahşettiği herhangi bir nimetinden
yararlandığımızda onu hatırlamamız için
yüce Allah buna dikkatimizi çekiyor. Oysa biz bu sayısız
nimetler arasına dalıp dilediğimiz gibi
yararlanıyoruz ama nimetleri vereni unutuyoruz ..
Bu meseleye ilişkin olarak islamın öngördüğü
edep tavrı, halkın terbiyesi ile, vicdanın
canlandırılması ile sıkı sıkıya
bağlantılıdır. Çünkü bu, sadece hayvanların
sırtına, gemileri üzerlerine kurulmakla bir anda gelip
kaybolan geleneksel bir ifadedir. Sadece dille söylenen ama
kalpte gerçekliği bulunmayan kuru bir söz de değildir.
Bu, yüce Allah'ı gerçek anlamda hissetmek, onunla kulları
arasındaki bağın gerçek mahiyetini kavramak, insanı
kuşatan her şeyde, yüce Allah'ın
karşılıksız olarak, sırf onlara yönelik
lütfunun, bağışının bir belirtisi olarak
hizmetlerine sunduğu herşeyde onun elini hissetmek için
duyguların canlanması amacına yönelik bir uyarıdır.
Çünkü insanlar, yüce Allah'ın kendilerine yönelik
lütfuna hiçbir şekilde karşılık veremezler.
Bir de, kalplerin sürekli sonunda Allah'ın huzurunda hesap
vereceklerinin ürpertisi içinde olmaları amaçlanmaktadır.
Bütün duygular, insan kalbinin sürekli uyanık
kalmasının, duyarlı olmasının,
Allah'ın gözetimini bir an bile unutmamasının,
unutkanlık, gaflet ve hareketsizlik sonucu
duyarsızlaşmamasının,
donuklaşmamasının garantisidir.
MELEKLER HAKKINDA İFTİRALAR
Bunun ardından surenin akışı, Allah'ın
kulları oldukları halde, Allah'ın
kızlarıdır iddiası ile tanrılar edinilen,
ibadet sunulan meleklere ilişkin efsaneyi ele alıyor:
|
|
O |
|
O |
|