38- Musa'nın başından geçenlerde de ibretler
vardır. Onu apaçık bir delille Fir'avn'a gönderdik.
39- Fir'avn ordusuyla birlikte yüz çevirmiş ve
"Musa, ya bir büyücü ya da bir delidir" dedi.
40- Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize
attık. O, kınanmayı haketmişti.
Allah Teala, Hz. Musa'yı Fir'avn'a gönderirken ona
heybeti ve kesin delili vermişti. Hz. Musa onları
işitmekte ve görmektedir. Ne varki, Fir'avn bütün adamları
ile birlikte yüz çevirmiş ve apaçık gerçekten ve
kesin delillerden sapmıştı. Ve kendisine
Allah'ın olağanüstü mucizelerini gösteren Peygamberi
Hz. Musa için o, "Ya bir büyücüdür ya da bir
delidir" demişti. Bu da kesin olarak gösteriyor ki,
olağanüstü olaylar ve mucizeler hidayete hazırlıklı
olmayan kalpleri hidayete erdiremez, batılda ısrar eden
yalanlamaya yönelen dilleri kesip susturamaz.
Burada ifadenin akışı, hikayenin
ayrıntılarını sunarak sözü uzatmıyor..
Hemen tarihte anlatılan ve sözü edilen delilin ortaya çıktığı
hikayenin final kısmına geçiyor.
"Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize
attık. O, kınanmayı haketmişti".
Yani azgınlığı ve yalanlaması
kınanmayı gerektirecek seviyedeydi.
Ayetin Allah'ın Fir'avn'u ve adamlarını
yakalayıp denize attığı şeklindeki
ifadesinde O'nun bu fiilleri direkt olarak kendisinin
yaptığı açıkça anlaşılmaktadır.
Allah'ın yeryüzündeki ruhlardaki ve peygamberler
tarihindeki delilleri sunulurken Hz. Musa'ya değinilmesinde güdülen
hedef de budur zaten.
Bir başka delil de Ad kavmi ile ilgilidir.
41- Ad kavminde de ibretler vardır. Onlara kasıp
kavuran rüzgarı göndermiştik.
42- Üzerinden geçtiği şeyi canlı
bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Ad kavmine gönderilen rüzgara "Akim" denilmesinin
nedeni, onların umdukları gibi, bu rüzgarın su ve
hayat değil de ölüm ve felaket taşımasıydı.
Üzerinden geçtiği herşeyi çürütüp dağıtması,
ufalayıp kırıntı haline çevirmesiydi.
Rüzgar bu evrendeki güçlerden birisi, Allah'ın
ordularından bir ordudur. "Rabb'inin
ordularını ancak O bilir" (Zariyat, 31) Ve
Allah rüzgarı -kendi dilemesi ve kanunları
çerçevesinde- herhangi bir biçimi ile, belirlenen zamanda,
öldürüp yok etmek ya da diriltip canlandırmak için istediği
kimseler üzerine gönderir. Burada basit ve bireysel itirazda
bulunmaya ve "rüzgar tabiat kanunlarına göre akar,
tabii faktörlere uyarak şuraya veya buraya eser"
diyerek gülünç olmaya gerek yoktur. Çünkü onu bu sistem uyarınca
ve bu faktörlere uygun olarak akıtan güç, takdir ve
planlaması uyarınca dilediği zaman dilediği
kimsenin başına bela eden, güçtür. Bu güç, rüzgarı
planladığı sistem ve yarattığı
etmenler çerçevesinde dilediği gibi bela etmeye yetenekli
ve kadirdir. Bu noktada hiçbir fikir ayrılığına,
itiraza ve kuşkuya yer yoktur.
Üçüncü delil Semud kavmi hakkındadır.