O |
Yusuf
|
O |
|
80- Yakub'un oğulları Yusuf'tan umut kesince,
aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler. En
büyükleri dedi ki; "Babanızın Allah adına
sizden bağlayıcı bir güvence aldığını
ve daha önceki Yusuf'a ilişkin ihmalinizi bilmiyor musunuz?
Bu yüzden babam bana izin vermedikçe ya da hüküm verenlerin en
hayırlısı olan Allah, hakkımda bir hüküm
vermedikçe buradan ileriye adım atmam!"
81- "Varınız babanıza deyiniz ki; `Ey
babamız! Oğlun hırsızlık yaptı, biz
sadece bildiklerimizi söylüyoruz, yoksa bilinmez sırlara
ilişkin bir haberimiz yoktur!"
82- "İçinde bulunduğumuz şehrin
halkına ve birlikte yola çıktığımız
kervana sor, söylediklerimiz kesinlikle doğrudur. "
Hz. Yakub'un oğullarının en büyüğü diğer
kardeşlerine, babalarının kendilerinden
aldığı sözü, ayrıca daha önce aynı
zamanda Yusuf meselesinde de ihmalkâr davrandıklarını
kendilerine hatırlatıyor. Bu iki olay arasında bir
bağ kuruyor. Ardandan da kesin kararını açıklıyor:
Babası kendisine izin vermedikçe ya da hükmüne razı
olup boyun eğeceği Allah kendisi hakkında bir hüküm
vermedikçe Mısır'dan ayrılıp
babasının karşısına kesinlikle çıkmayacaktır.
Diğer kardeşlerine gelince... Onlardan, dönüp
babalarına giderek her şeyi açıkça anlatmalarını
istiyor: Oğlu hırsızlık
yapmıştır! Bu sebeple de
tutuklanmıştır. Kendilerinin görüp bilebildikleri
budur. Aslında oğlu masumdu da işin içinde başka
bir iş mi vardı, bunu bilememektedirler. Kendileri
bilinmez sırları, gaybı çözebilecek durumda değildirler.
Nitekim tüm bunların başlarına geleceği
önceden akıllarından bile geçmemişti. Çünkü o
sırada tüm bunlar kendileri için sözcüğün tam anlamıyla
bir gayb, bir bilinmezlikti. Bilinmez sırlara, gayba
ilişkin en ufak bir bilgileri sözkonusu değildi...
Babaları sözlerine inanmayacak olursa, dilerse olayı
yaşadıkları şehirdeki -yani
Mısır'ın başkentindeki- halka sorsun!
-Kur'an-ı Kerim'deki "karye"
sözcüğü,
büyük şehir anlamındadır.- Ve yine dilerse,
birlikte yolculuk ettikleri kafiledeki insanlara sorsun... Gerçekten
de onlar bu yolculuklarında yalnız değildiler. O
kıtlık yıllarında zahire alabilmek için pek
çok kafile durmadan Mısır'a gidip geliyordu...
BİTMEYEN ÜMİT
Ayetlerde, Hz. Yakub'un oğullarının bunun
ardından yola çıktıklarına değinilmiyor.
Bir sonraki ayette hemen, onların dertli
babalarının huzuruna çıkmış
oldukları sahneyle karşılaşıyoruz.
Babalarına korkunç haberi vermiş durumdadırlar.
Biz sadece Hz. Yakub'un buruk, kederli, apar topar ve kısaca
verdiği cevabı işitiyoruz. Ama bu cevapta Hz.
Yakub'un, Allah'ın Hz. Yusuf ve öz kardeşini ya da
Allah kendisi için bir hüküm vermedikçe bulunduğu yerden
bir adım bile atmamaya azmetmiş oğlu da dahil olmak
üzere, her üçünü de geri getirebileceği noktasında
ümit l:esmediğini görüyoruz. Onca dert yüklü bir yüreğin,
halâ böylesi bir umut taşıyabilmesine
şaşırmamak elde değildir:
|
|
O |
|
O |
|