O |
Yusuf
|
O |
|
30- Şehirdeki birtakım kadınlar "Başbakanın
karısı, kölesini yatağına çağırmış;
delikanlının aşkı iliklerine işlemiş;
anlaşılan (gördüğümüz o ki), iyice sapıtmış"
dediler.
Bu söz, tüm cahili çevrelerde kadınların bu tür
meselelerde söyledikleri sözlere tıpatıp benzemektedir.
Burada haberin kentte yayılması sonucunda sözkonusu
skandalın açıkça anlatılıp duyurulması
sırasında ilk kez, kadının başvezirin
hanımı olduğunu, dolayısıyla Yusuf'u
Mısır`dan satın alan adamın da
-Mısır'ın başveziri- Aziz olduğunu da öğrenmiş
bulunuyoruz. Kadınların sözlerine kulak veriyoruz:
"Başbakanın karısı, kölesini yatağına
çağırmış."
Ardından, kadının Hz. Yusuf
karşısındaki durumunu açıklıyorlar: "Delikanlının
aşkı iliklerine işlemiş."
Başvezirin eşi, kölesine vurulmuş. Sevgisinden
kalbi yanıp tutuşmakta, paramparça olmaktaymış.
Bir köle karşısında kalbin böylesine yanıp
tutuşması! "Anlaşılan (gördüğümüz
o ki) iyice sapıtmış."
Kendisi soylu bir kadın ve bir aristokratın
hanımı olmasına karşın, tutup satın
aldıkları ibrânî bir köleye vurulmuş!.. Belki de
kadınlar bu sözleriyle başvezirin eşinin bu
skandalla dillere düşmesini, bu meselenin apaçık
ortaya çıkıp herkesçe anlaşılmasına
bozulduklarını vurguluyorlar. Zira bu tür çevrelerin
geleneğinde, kapalı kapılar ardında kimseye
sezdirmeden böyle işler yapmak değil, tam tersine sonuçta
böylesi bir manzara oluşturmak eleştirilir.
SOSYETE SINIFININ KARAKTERİ
Burada yine, ancak bu tür ortamlarda görülebilecek türden
bir olayla karşılaşıyoruz. Kendi
sınıfının kadınlarına, onların
tuzaklarından ve fentlerinden yola çıkarak nasıl
bir karşılık vermesi gerektiğini çok iyi
bilen cüretkâr başvezir eşinin oynadığı
bir oyuna tanık oluyoruz. Ayetler, bu sahneyi bizlere tüm
açıklığıyla aktarıyor.
31- Kadın, hemcinslerinin bu kınayıcı
dedikodularını duyunca haber salarak onları evine
çağırdı, onlar için konforlu sedirler hazırladı,
herbirinin eline birer yemek bıçağı verdi ve
Yusuf'a "Çık şunların önüne" dedi. Kadınlar
Yusuf'u görünce güzelliği karşısında büyülendiler
ve "Allah'ım, sen ne büyüksün! Bu bir insan değil,
olsa olsa saygın bir melektir" dediler.
32- Kadın dedi ki; "İşte siz beni bu
delikanlı yüzünden kınadınız. Ben onu
yatağıma çağırdım, fakat
aşırı bir namusluluk tepkisi ile isteğimi
reddetti. Ama kendisine emrettiğim işi yapmaz ise,
kesinlikle hapse atılarak burnu yere sürtülecektir.
Başvezirin eşi onlar için, kendi sarayında bir
parti düzenledi. Bu nedenle onların, sosyete
sınıfına mensup olan, saraylardaki partilere davet
edilen, son derece görkemli ve ihtişamlı bir biçimde ağırlanan
kadınlar olduklarını anlıyoruz. Yine
onların o dönemde, doğu işi şilte ve
yastıklarla donatılmış koltuklar üzerine
oturarak yemek yedikleri görülüyor. Başvezirin eşi bu
koltukları onlar için hazırladı. Yemekte
kullanmaları için herbirine de birer bıçak getirdi.
Buradan, o dönemin Mısır'ında maddi
uygarlığın yüksek bir düzeye ulaştığı,
saraylardaki konforun da son derece görkemli olduğu
anlaşılıyor. Binlerce yıl öncesindeki bù
dönemde, yemek sırasında etleri kesebilmek ve meyveleri
soyabilmek için bıçak kullanılması, konfor ve
maddi uygarlık düzeyi açısından, son derece
anlamlıdır. Derken, Yusuf'un onların huzuruna çıktığını
görüyoruz. Başvezirin eşi Yusuf'a:
"Çık şunların önüne, dedi."
"Kadınlar Yusuf'u görünce güzelliği
karşısında büyülendiler." "Allah'ım
sen ne büyüksün, dediler."
Bu bağlamda, "Allah'ım sen ne büyüksün"
demeleri, Allah'ın eseri olan bu harikulâde güzellik karşısında
duydukları dehşetin ifadesidir. Nitekim ardından,
hemen eklediler:
"Bu bir insan değil, olsa olsa saygın bir
melektir." ( Yusuf'un, gerek başvezirin eşini,
gerekse diğer kadınları şaşkına
çeviren bu güzelliğini belirtme noktasında, rivayetçiler
ve tefsirciler adeta kendilerini yırtmaktadırlar.
Kimilerinin tariflerinde, daha çok kadınlarda gözlenebilecek
nitelikler bile yeralıyor. Oysa, böylesi nitelikler taşıyan
birinin, kadınları şaşkına çevirmesi düşünülemez.
Halbuki, erkekler için erkekliğin ayırıcı
nitel iklerinin
mükemmelliği oranında farklı bir güzellik
sözkonusudur... Böyle değilse, bir diğer ihtimalde, sözkonusu
sınıfa mensup kadınların, öz doğalarındaki
çarpıklaşma sonucunda, aslında kadındayken güzel
olabilecek nitelik ve özelliklere sahip bir erkeğe
hayranlık duyar, dolayısıyla da erkekteki
diğer erkeksi niteliklere bakmaz bir hale gelmiş
bulunmalarıdır.)
Surenin giriş bölümünde de belirttiğimiz üzere
kadınların bu sözü, o dönemde tevhid dininin kırıntılarının
az da olsa bulunduğunun göstergesidir.
Onların Hz. Yusuf'u görür görmez dehşete düştüklerini,
büyülendiklerini, kendilerinden geçtiklerini gözlemleyen başvezirin
eşi sonuç olarak, kendisiyle aynı sınıfa
mensup bu kadınlara karşı zaferi
kazandığından emindir. Bunun üzerine zafer
duygusuyla dolu olan; kendisiyle aynı düzeye ve aynı
sınıfa mensup sözkonusu kadınlardan zerre kadar
arlanmayan; Yusuf'un kendi avucunun içinde olmasını,
kendisine karşı bir kez direnmiş ve isteğini
yapmadıysa da sonuçta onun ipinin halen kendi elinde olmasını
onlara karşı bir böbürlenme vesilesi biçiminde algılayan
bu kadın, onlara dönerek konuşmaya
başlayacaktır:
"İşte siz beni bu delikanlı yüzünden kınadınız"
dedi.
"Gördünüz mü onun karşısında siz bile
nasıl şaşkına döndünüz, nasıl
dehşete düşüp büyüleniverdiniz! Ben onu yatağıma
çağırdım, fakat aşırı bir
namusluluk tepkisi ile karşılaştım."
İşte tıpkı sizler gibi beni de böylesine
büyüleyip şaşkına çevirdi. Sonuçta onun olmak
istedim, fakat o çekinerek buna yanaşmak istemedi. -Bir
başka deyişle kadın,. Yusuf'un böyle bir iş
yapmamak için özenle direndiğini; yaptığı
çağrıya ve tuzağına yanaşmamak için
Yusuf'un kendini özenle koruduğunu ifade ediyor.- Bunun
ardından kadın, sözkonusu ortamda kibirli bir edayla
Yusuf'un iplerinin kendi elinde olduğunu vurguluyor ve de
dişilik kaprislerini tüm kadınların huzurunda apaçık
bir biçimde dile getirmekte zerre kadar bir sakınca görmüyor:
"Ama kendisine emrettiğim işi yapmaz ise,
kesinlikle hapse atılarak burnu yere sürtülecektir."
Bu ısrar, bir burnu büyüklük, bir şantaj, tehdit
yoluyla yeni bir ayartma ifadesidir.
Hz. Yusuf bu söz kendisine söylendiğinde, güzelliğinden
şaşkına-düşmüş olan ve -bu tür toplantılarda
genelde rastlandığı üzere- tüm çekiciliklerini
ısrarla sergilemeye çabalayan kadınların
arasında bulunuyor. Ev sahibesinin yukarıdaki sözlerinde
de ima ettiği gibi sözkonusu kadınlar,
karşılarındaki Hz. Yusuf için deli olmakta ve onu
ayartmaya çabalamaktadırlar. Bu durum
karşısında Yusuf ise Rabbine yönelmektedir:
|
|
O |
|
O |
|