O |
Yusuf
|
O |
|
ALLAH'IN VAADİ KESİNDİR
21- Onu satın alan Mısırlı,
karısına "Bu çocuğa iyi bak, ilerde
işimize yarayabilir, belki de onu evlâd ediniriz "
dedi. Böylece Yusuf'a güvenli bir barınak
sağladık, ona olayların (ya da rüyaların)
yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah,
meramını kesinlikle yürütür. Fakat insanların
çoğu bunu bilmezler.
Hz. Yusuf'u kimin satın aldığı, bu
aşamada bize açıklanmıyor. Kıssanın daha
sonraki bir aşamasında, onu satın alanın, (Mısır'ın
en büyük baş vezirlerinden olduğu söylenen) Aziz olduğunu
öğreneceğiz. Ancak daha şimdiden kesinkes
bildiğimiz bir şey var ki, Yusuf güvenceli bir yere
gelmiş, o ilk sıkıntısı esenlikle
noktalanmış, daha güzel bir yaşama doğru ilk
adımını atmış bulunmaktadır. Nitekim,
onu satın alan kişinin, hanımına söylediği
söze kulak veriyoruz:
"Bu çocuğa iyi bak."
Ayetteki özgün sözcükleriyle: "Ekrimî mesvâhu!"...
Arap dilinde "mesvâ", uzun süre kalınan,
konut edinilen, oturulan yer demektir. Burada "ikram-u misvâh
(onun kaldığı yere güzel bakmak)"tan amaç,
Yusuf'a iyi bakılmasıdır. Ancak, ayetteki özgün
biçimiyle bu sözün anlamı çok daha güçlüdür. Zira, "mesvâhu"
denilerek, "güzel
bakmak" eyleminin tümlecine, Yusuf'un bizzat
şahsının yanısıra, ikametgâhı da
eklenmiş olmaktadır. Daha kısa bir ifadeyle, hem
Hz. Yusuf'a, hem de onun ikâmetgâhına güzel bakılması
istenmektedir.. Dolaysıyla Yusuf, -kuyuda
kaldığı yer ve yaşadığı
korkuların, sıkıntıların tam tersine-
ayı ilgi gördüğü, kendisine her yönden çok güzel
bakıldığı yeni bir ortama
kavuşmuştur.
Bu gencin iyi bir insan olacağının farkına
varan, ona ilişkin kimi umutlar besleyen
adam, bu düşüncelerini
hanımına da açıyor:
"İlerde işimize yarayabilir, belki de onu evlât
ediniri z."
Kimi belgelerde söz edildiği gibi, belki onların
çocukları da gerçekten olmamıştı. Nitekim
adamın, önsezisinin doğru çıkması; onun
soyluluğunu, görüldüğü gibi gerçekten iyi bir
karaktere sahip olduğunu anlaması durumunda, onu evlât
edinmeyi düşündüğünü görüyoruz.
Ayette bu aşamada durularak, sözkonusu olgunun Allah'ın
işi olduğu; bu ve benzeri olguları vesile
kılarak Allah'ın Hz. Yusuf'u Mısır'a
yerleştirdiği belirtiliyor. İşte, Yusuf'u sözkonusu
adamın gönlüne ve evine yerleştiren Allah'ın müjdeleri
bir bir gerçekleşmeye başlayacaktır. Daha sonra
Yusuf'un, Allah tarafından kendisine rüyaları
yorumlayabilme yeteneğiyle
onurlandırıldığına değiniliyor. -Bu
olgunun çift boyutlu bir anlam taşıdığından,
giriş bölümünde söz etmiştik.- Bu aşamaya
ilişkin ilk planda Hz. Yusuf un Mısır'a
yerleşmesinde Allah'ın baskın ve hiçbir engel tanımaz
gücünün gözlendiğinden; Allah'ın işinde hakim
olduğundan; hüsrana uğramaması,
yılmaması, sapmaması için Yusuf'un Allah tarafından
korunduğundan söz ediliyor:
"Böylece Yusuf'a güvenli bir barınak
sağladık, ona olayların (ya da rüyaların)
yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah
meramını kesinlikle yürütür."
Nitekim Hz. Yusuf'un durumunu düşünüyoruz: Onun hakkında,
kardeşlerinin bir isteği vardı! Ama öte yanda
Allah'ın da bir iradesi vardı! Ama sonuçta, işinde
hakim olmasından ötürüdür ki Allah'ın iradesi gerçekleşmiştir.
oysa, işinde hakim olmak Yusuf'un kardeşleri için
sözkonusu değildir. Onlar kendi elleriyle, iki
ayaklarını bir pabuca soktular ve sonuçta olaylar onların
arzularının tam tersi bir biçimde gelişecektir:
"Fakat insanların çoğu bunu bilmezler."
İnsanların çoğu Allah'ın belirlediği
kurallardaki sürekliliğin, sonuçta salt onun iradesinin
gerçekleşeceğinin farkında değildir.
Ayet daha sonra Allah'ın Hz. Yusuf için neler murat ettiğini
aktarmaya geçiyor:
"Ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna
ilişkin bazı bilgiler öğrettik." Yusuf,
ergenlik çağına erdiğinde, Allah'ın yeni bir
nimeti daha:
22- Yusuf ergenlik çağına erince kendisine hikmet ve
bilgi bağışladık. Biz iyi
davranışlıları işte böyle
ödüllendiririz.
Hz. Yusuf'a, her meselede sağlıklı bir hüküm
verebilme, olayların nasıl
noktalanacağını kestirip bilebilme, rüyaları
yorumlayabilme yeteneği ya da daha kapsamlı bir deyimle
yaşamı ve yaşam süresince karşılaşılabilecek
olayları gerçek yüzüyle kavrayabilme yeteneği
verilmişti. Bu noktada ayetin ifadesi, pek çok olguyu
kapsayabilecek denli geniştir. Bunlar, iyi davranan bir kimse
olmasının, inancıyla ve ahlâkıyla iyi bir
kimse olmasının ödülüydü:
"Biz iyi davranışlıları işte böyle
ödüllendiririz." ÇİRKİN DAVET VE ALLAH'IN
YARDIMI
Bu sırada Hz. Yusuf'un, yaşamındaki ikinci
sıkıntıyla, ikinci sınavla
karşılaşmasına tanık oluyoruz.
Birincisinden çok daha çetin, çok daha yaman bir sınavdır
bu! Bu sıkıntıyı göğüsleyebilmesi için,
Allah'ın -kendisini esirgeyerek sağlıklı
yargılara varabilme yeteneği ve bilgiyle
donattığı Hz. Yusuf'un, bu sınavı da
-Kur'an'ın kaydettiği üzere- en iyi biçimde geçerek,
kendisini kurtarabildiğini göreceğiz.
Şimdi, bu şiddetli, bu çetin, bu yaman tabloyu
özgün biçimiyle görmek üzere, Kur'an'a bakalım:
|
|
O |
|
O |
|