Böylece, kıssanın başlangıç ve bitiminde
bir uyum gözlendiği gibi, surenin başlangıç ve
bitiminde de bir uyum gözleniyor. Kıssanın gerek
başına, gerek sonuna, gerekse ara bölümlerine yerleştirilmiş
değerlendirme ayetleri de kıssanın konusu,
anlatım tarzı ve ifadeleriyle tamamen uyum içerisindedir.
Böylece dini amaç tümüyle gerçekleştirilmiş
bulunuyor. Yine anlatımdaki dürüstlük ve konuyu gerçekle
özdeşleştirmeyle sanatsal nitelikler de bütünüyle
gerçekleştirilmiş durumdadır.
Kıssa bu surede başladı ve yine bu surede bitti.
Çünkü kıssanın yapısı, bu tarz bir üslubun
seçilmesini zorunlu kılıyor. Görülen bir rüyanın
yavaş yavaş, günbe gün, aşama aşama aynen
gerçekleşmesi sözkonusu. Dolayısıyla, sanatsal
uyumun mükemmelliği açsından 'olduğu gibi,
kıssanın taşımış olduğu ibretin
tamamıyla verilebilmesi açısından da,
aktarımda baştan sonuna dek kıssadaki olaylar
zincirinin izlenmesinden başka bir yol düşünülemezdi.
Kıssanın bir bölümü başka bir yerde
başlıbaşına anltılsaydı,
saydığımız amaçların gerçekleştirilmesi
açısından bu pek bir şey ifade etmezdi. Süleyman'ın
Belkıs'la olan öyküsü, Meryem'in doğum öyküsü,
İsa'nın doğum öyküsü, Nuh ve Tufan öyküsü vb.
türden diğer peygamberlere ilişkin kıssalarda,
kıssanın sadece bir bölümünü başlı
başına aktarmak, istenen amacı gerçekleştirebilmek
için yeterlidir. Bu bölümlerin aktarıldıkları
yerlere bakılırsa, anlatılmak isteneni ifade için,
kıssadan sadece ilgili bölümün tamamen yeterli olduğu
gözlenir. Ancak Yusuf kıssası buna elverişli
değildir. Yapısı gereği, aşamalar ve
sahnelerin sırası gözlenerek kıssanın
baştan sona dek anlatılmasını zorunlu
kılmaktadır. Hiç kuşkusuz Allah, doğru söylemiştir:
"Biz bu Kur'an'ı vahyetmekle sana
kıssaların, eski milletler ile ilgili hikâyelerin en
güzelini anlatıyoruz. Oysa daha önce bu hikâyeleri hiç
bilmiyordun.''
YUSUF SURESİNİN SONU