FİRAVUN İMANININ KABUL EDİLMEYİŞİ
90- İsrailoğulları'nı denizden geçirdik.
Firavun ve askerleri saldırı ve düşmanlık
amacı ile peşlerine düştüler. Sonunda Firavun boğulmanın
eğişine geldiğinde, "İsrailoğulları'nın
inandıkları ilahtan başka ilah
olmadığına inandım, ben de O'na teslim
olanlardan (müslümanlardan) biriyim " dedi.
91- Şimdi mi aklın başına geldi? Daha önce
Allah'a hep karşı gelmiş ve bozgunculardan biri
olmuştun. "
92- "Bugün senden sonra geleceklere ibret osun diye cansız
vücudunu bozulmaktan kurtaracak, onu sahilde bir tümseğe
atacağız. Gerçi insanların çoğu bizim ibret
verici belgelerimizin farkına varmazlar. "
Bu meydan okuyuş ve yalanlama kıssasında yeralan
kesin tavır ve son sahnedir. Surenin akışı içinde
bunlara özet olarak değinilmektedir.
Çünkü bu surede kıssanın bu bölümünün veriliş
amacı, bu sonucun açıklanmasıdır. Yüce
Allah'ın kendi dostlarını koruduğu ve
kolladığı düşmanlarını ise
cezalandırıp yok ettiğidir. Çünkü Allah'ın
düşmanları, geldikten sonra, pişmanlık ve
tevbenin fayda vermediği, mucizesi gelinceye kadar
Allah'ın ne evrendeki ayetlerine, ne de peygamberleri ile gönderdiği
mucizelerine kulak asmamışlardır. Bu, daha önce bu
surede geçen yalanlayıcılara ilişkin tehdidin
doğruluğunu gösteren bir delildir.
"Her ümmete bir peygamber gönderilmiştir.
Peygamberler gelip de mesajlarını duyurduktan sonra
ümmetler hakkında adalet uyarınca hüküm verilir,
onlara haksızlık edilmez."
"Onlar, `Eğer doğru söylüyorsanız
va'dettiğiniz bu ceza ne zaman gerçekleşecek?' derler."
Onlara de ki; "Allah'ın dileği
dışında benim kendime bile zarar ya da yarar
dokundurmaya gücüm yetmez. Her ümmetin belirli bir yaşama
süresi vardır. O süre dolunca, ne bir an geri bırakılırlar
ve ne de bir an önceye alınırlar."
De ki; "Allah'ın azabı diyelim ki, gündüz ya
da gece başınıza geldi. Suçlular bunun bir an
önce gerçekleşmesini niye isterler ki?"
"Yoksa azap başlarına geldikten sonra
kendilerine, `Şimdi ona inandınız mı? Hani
onun bir an önce gerçekleşmesini istiyordunuz' densin diye
mi?" (Yunus Suresi, 47-51)
İşte burada kıssalar geliyor ki; o tehdit yerini
bulsun:
"İsrailoğulları'nı denizden geçirdik."
Önderliğimiz, rehberliğimiz ve korumamız
altında... Burada denizden geçirme eyleminin Allah'a izafe
edilmesinin gerçekten çok yüklü bir anlamı vardır:
"Firavun ve askerleri peşlerine düştüler."
Doğru yola ve imana gelmek için değil! Meşru
bir savunma için de değil Sadece:
"Saldırı ve düşmanlık amacı ile."
Sadece zorbalık ve haddini aşmanın bir sonucu
olarak! ..
Azgınlık ve düşmanlık sahnesinden birden
ve aniden boğulma sahnesine geçiliyor:
"Sonunda Firavun boğulmanın eşiğine
geldiğinde."
Ölüm, gözle görünecek kadar yaklaştığında
ve artık kurtulma şansı kalmadığında:
"İsrailoğulları'nın
inandıkları ilahtan başka ilah
olmadığına inandım, ben de O
'na
teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim" dedi.
Diktatör, zorba, azgın ve taşkın olan
Firavun'un bütün maskeleri düştü. İçinde kurulduğu
kendisine ve milletine karşı onu heybetli, korkunç bir
güce sahip biri gösteren bütün kılıkları
indirildi. Şimdi o sönükleşmiş,
bayağılaşmış ve horlanmış
biriydi. İsrailoğulları'nın iman ettiği
ilahtan başka ilah olmadığına
inandığını açıklamakla yetinmiyor, daha
da ileri giderek tam bir teslimiyeti dile getiriyor:
"Ben de O'na teslim olanlardan (müslümanlardan) biriyim"
dedi.
Tamamı ile teslim olanlardanım!
"Şimdi mi aklın başına geldi? Daha
önce Allah'a hep karşı gelmiş ve bozgunculardan
biri olmuştun."
Hiçbir seçeneğin ve hiçbir kaçışın
olmadığı şu anda mı? Bundan önce hep karşı
koymuş ve reddettiğin halde şimdi mi? Şimdi mi
anladın?
"Bugün cansız vücudunu bozulmaktan kurtaracak, onu
sahilde bir tümseğe atacağız."
Balıklar onu yemeyecek ve insanların bilmediği,
görmediği bir şekilde dalgalar onu alıp götürmeyecek...
Böylece senin arkandaki halk kitlelerinin, senin sonunun ne olduğunu
görmelerini sağlayacağız:
"İnsanların çoğu bizim ibret verici
belgelerimizin farkına varmazlar. Akılları ve
kalpleri ile onlara yönelmezler. Gerek bu dünyadaki ve gerekse
iç dünyalarındaki ayetlerimizi düşünmezler.
Burada azgınlığın, bozgunculuğun,
taşkınlığın ve isyankârlığın
son derece trajik olan sahnesinin perdesi indiriliyor... Surenin
akışı kısa işaretlerle,
İsrailoğulları'nın bundan sonraki
hayatlarına değiniyor. Nesiller boyu meydana gelen
olaylara kısa işaretlerde bulunuyor.