Onlar bu imkânlarla insanları senin yolundan
saptırıyorlar. Ve bu imkânların, bu nimetlerin
başkalarında uyandırmış olduğu
imrenme yoluyla veya malın zenginlere sağlamış
olduğu güçle onlar insanları saptırıyorlar.
Başkalarını kendilerine boyun eğdiriyor veya
onları aldatma gücünü elde ediyorlar. Hiç şüphesiz
ki, nimetin bozguncuların elinde bulunması; bu
nimetlerin bir deneme ve imtihan için verildiğini,
ayrıca bu nimetlerin Allah'ın dünya ve ahirette
mü'minler için hazırlamış olduğu lütfunun
yanında fazla bir değer
taşımayacağını kesin bir şekilde
kavrayabilecek düzeye kavuşmamış kalpler üzerinde,
hayli sarsıcı bir etki yapacaktır. Burada Hz. Musa,
tüm insanlar için sözkonusu olan realiteyi gözönünde
bulundurmaktadır ve bundan söz etmektedir. Onun için bu
saptırmanın durdurulması, azgın ve
saptırıcı güç odaklarını
azgınlık ve saptırmaya yolaçan vasıtalardan
mahrum etmesini talep etmektedir. Allah'ın bu malları
yokederek, silip süpürerek ortadan kaldırmasını
istemektedir. Sahiplerinin onlardan yararlanmayacağı
hale getirmesini dilemektedir. Hz. Musa'nın Allah'ın
acıklı azabını görünceye kadar iman
etmemeleri için onların kalplerini
katılaştırmasına ilişkin duası ise,
sözkonusu kalplerin düzeleceğinden, tövbe edip dönüş
yapacağından ümidini kesmiş bir davetçinin
bedduasıdır. Beddua ediyor ki, yüce Allah azap
gelinceye kadar onların kalplerinin
katılığını ve
kapalılığını artırsın. Zaten
azap geldikten sonra inanmaları bir fayda vermeyecektir.
Çünkü azabın gelip çattığı anda iman etmek,
bir anlam ifade etmez. Ve insanın kendi tercihine dayalı
gerçek bir tevbe ettiğini göstermez.
"Allah dedi ki; `İkinizin duası kabul edildi."
Sizin dileğiniz kabul edildi ve karar verildi.
"Doğrultunuzdan şaşmayız."
Belirtilen süre gelinceye kadar yolunuzda ve hidayet üzerinde
yürümeye devam edin.
"Bilmezlerin yoluna girmeyiniz."
Çünkü onlar bilinçsizce uğraşıp dururlar.
Planlarında ve önlemlerinde kesin bir kanaate varamazlar.
Her zaman sonuçtan endişelidirler. Kendilerinin doğru
yolda mı yürüdüklerini, yoksa sapık bir yolda mı
yürüdüklerini anlayamazlar.