Önceki dersin son ayeti şuydu:
"Allah, insanları esenlik-barış yurduna çağırır
ve dilediği kimseleri doğru yola iletir."
Burada ise, doğru yolda olanlar ve doğru yolda
olmayanların ödüllendirilmeleri ve cezalandırılmalarının
kuralları açıklanıyor. Allah'ın rahmeti ve
kereminin adaleti, her iki tarafın
cezalandırılması için de geçerli olduğu
ortaya konuyor.
İyi davrananlar: İnanç sistemlerini, işlerini,
amellerini, doğru yola ilişkin bilgilerini, selâmet
yurduna ileten evrensel yasayı anlamayı da en güzel
şekilde becerdiler... Bunlara her zaman iyilikle beraber
oldukları için iyilik vardır. Üstelik yüce Allah
kendi katından onların iyiliklerini
arttıracaktır.
"Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir
karşılık ve fazlası vardır." Onlar
Mahşer gününün zorluklarından ve insanlar
arasında hüküm verilmeden önceki Mahşer'in korkunç
bekleyiş azabından kurtulmuşlardır:
"Onların yüzlerini, ne kara leke ve ne de horlanmışlık
kaplar."
Ayeti kerimenin metninde yeralan "Kater" kelimesi,
toz, siyahlık, üzüntü ve sıkıntıdan
kaynaklanan renk bulanıklığı
anlamındadır. "Zillet" ise, hayal
kırıklığı, horlanma ve acizlik demektir.
İyi davrananların yüzlerini toz vesaire kaplamayacak ve
çehrelerine zillet giysisi geçirilmeyecektir... Bu ifadeden anlaşılıyor
ki, Mahşer yerinde kalabalık, dehşet, üzüntü,
korku ve zillet hakim olacak ve bu hal onların yüzlerinden
okunacaktır. İşte bunların tamamından
kurtulmak bir ganimettir. Allah'ın bir lütfudur. Buna ilave
olarak, Allah'ın fazladan verdiği nimetlerini de
hatırlatmalıyız.
Onların, hayat alışverişinde elde ettikleri
kazanç kötülük olmuştur! Buna rağmen onlar için de
Allah'ın adaleti işler. Cezaları katlanmaz. Kötülükleri
arttırılmaz.
Sadece, "Her kötülüklerine karşılığı
kadar ceza verilir." "Yüzlerini horlanmışlık
kaplar."
Onları kuşatır, katıştırır,
üzüntüye boğar.
"Onları Allah'dan kurtaracak hiç kimseleri yoktur."
Doğru yoldan sapan ve değişmez yasaya
aykırı hareket edenlere ilişkin Allah'ın
evrensel yasasının gereği olarak, onları bu kaçınılmaz
akıbetten koruyacak ve kurtaracak kimseleri olmaz.
Kur'an'ın akışı, bundan sonra psikolojik
karanlıkları, kıskıvrak yakalanmış,
ürkek ve üzüntülü adamın yüzünü kaplayan renk uçukluğunu
somut bir tabloda çiziyor: