26- "O'na "cennete gir" denilince "Keşke
kavmim bilseydi.
"
27- "Rabb'imin beni
bağışladığını ve beni ikram
edilenlerden kıldığını" dedi.
Dünya hayatı ile ahiret hayatı birbirine
bitişiktir. Ölüm fani alemden ebedi aleme geçiş ve mü'mini
yeryüzünün darlığından kurtarıp cennetin
genişliğine ulaştıran bir adımdır...
Batılın küstahlığından hakkın huzur
ve emniyetine, zulmün tehdidinden cennet nimetinin esenliğine,
cahiliyetin karanlıklarından imanın nuruna
kavuşturan bir adımdır ölüm...
İnanmış adamı görüyoruz. Yüce Allah'ın
kendisine cennette bahşetmiş olduğu
bağışlama ve ikramı görmüş ve kalbi
hoş gönlü hoşnut olarak hemşerileri
ni
hatırlamış
ve onların kendisini görmesini Rabb'inin kendisine bahşettiği
hoşnutluk ve ikramı görmelerini, arzu etmiştir. Böylece
hakkı tam anlasınlar istemiştir.
İşte imanın karşılığı böyle
idi. İsyan ve azgınlığa gelince, yüce Allah'ın
katında öylesine hafif, öylesine önemsiz ki, onları
yok etmek için melek göndermeye bile değmez.
Alabildiğine güçsüzdür onlar.
28- Ondan sonra, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik,
zaten indirecekte değildik.
29- "Sadece korkunç bir ses oldu, hemen sönüp gittiler.
"
Yüce Allah burada, onların durumlarının
hakirliğini ve güçlerinin hiçliğini vurgulamak için,
akıbetlerini uzun uzadıya anlatmıyor. Sadece bir
tek çığlık onların kökünü kazımaya
yetmiştir. Ve burada yüce Allah perdeyi onların bed
baht,
hakir ve
aşağılık görüntüleri üzerine çekmekte ve
kapatmaktadır.
22. CÜZÜN SONU
Birinci bölümde, İslamın çağrısına
yalanlama ile karşılık veren müşriklerden,
onlara gelen elçileri yalanlayan kasaba halkının hikâyesinden
ve
"hemen
sönüp gittiler" ifadesi
ile sonlarını onlara bir örnek olarak verdikten sonra...
Bu bölümde yüce Allah söze, hangi millet ve hangi dinden
olursa olsun yalanlayanların tutumlarını genel
olarak ele almakta ve çağlar boyu insanlığın
tablosunu gözler önüne sermektedir. Gözlerinin önünde geçip
giden ve hesaplaşma gününe kadar da bir daha geri
dönmeyecek olan helak olmuş kimselerin akıbetlerini öğüt
alarak doğru yola gelmeyen kullara, acıklı bir
üslupla seslenmektedir. "Hepsi toplandığı
zaman huzurumuza getirileceklerdir."
Sonra da yüce Allah, görüp duydukları fakat
duyarsızca yüz çevirdikleri evren delillerini sergilemeye
geçmektedir. Bu deliller kendi üzerlerine çevrelerine ve eski
insanlık tarihlerine serpilmiştir. Fakat onlar yine de
hissetmezler, kendilerine öğüt verildiğinde hiç aldırış
etmezler.
"Zaten Rabb'inin ayetlerinden herhangi biri kendilerine
geldiğinde onlardan hep yüz çevire gelmişlerdir."
Onlar inanmadıkları azabı hemen isterler:
"Ve `eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit
ettiğiniz azab ne zaman gelecek' diyorlar."
Onların bu acelecilikleri ve yalanlamaları sebebi ile
yüce Allah, kıyamet sahnelerinden uzun bir tablo sunuyor ki,
hemen gerçekleşmesini istedikleri sonlarını sanki
gözlerinin önünde duruyormuşçasına görsünler diye...