O |
Tür
|
O |
|
45- Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya
kadar bırak onları.
46- O gün, tuzakları kendilerine hiçbir yarar sağlamaz
ve onlara yardım da edilmez.
47- Zulmedenlere, şüphesiz bundan başka da azab
vardır; Fakat onların çoğu bilmezler.
48- Rabbinin hükmüne sabret, çünkü sen, gözlerimizin
önündesin, kalktığın zaman Rabbini övgü ile an.
,
49- Gecenin bir kısmında ve
yıldızların ardından da Allah ı tesbih
et.
Bu o korkunç günle tehdide başlayan yepyeni bir hamledir.
Yeniden dirilme ve mahşere gelme olaylarının hemen
öncesi sura üfürüldüğü gün hepsinin çarpılıp
ölecekleri günle tehdit dolu yepyeni bir hamledir bu. O gün
onlara hiçbir önlem ve çare fayda vermeyecektir. Onlar bugün
tuzak kurup önlem alıyorlarsa, o gün hiçbir önlem ve tuzağın
yararı olmaz kendilerine. Üstelik bugün gelmezden önce bir
de bilinmez bir azap daha vardır. Fakat onların çoğu
bunu bilmezler.
Bu son tehdit ile, baştan beri uzun ve şiddetli
bombardımana tutulan zalim yalanlayıcılardan yüz
çevriliyor. Gerek uzak gerek yakın kendilerini bekleyen
azapla tehdit edilmiş pozisyonuna getirilip
bırakılmışlardır artık. Yüce Allah
şimdi onları bırakıp, kendisine dil
uzatılan ve iftira edilen Hz. Peygambere dönüyor. Kendisine
bunca zorluklara, yalanlamalara, dil uzatmalara karşı
sabrı tavsiye ediyor.
Herşeyi dilediği gibi yapan yüce Allah'ın hükmüne
bırakarak meşakkatlerle dolu uzun çağrı yolu
boyunca sabrı tavsiye ediyor ona: "Rabbinin
hükmüne sabret: '
Sabır tavsiyesi ile birlikte, kutsal şereflendirme,
ilahi esirgeme, ve yolda karşılaşılan
meşakkatleri silip süpüren ve onlara sabrı sevimli
hale getiren sevimli kutsal yolculuk müjdesi vardır. Zaten
bu sabırdır bu yüce şereflendirmeye vesile olan.
"Rabbinin hükmüne sabret, çünkü sen gözlerimizin
önündesin: '
Aman Allah'ım bu ne güzel bir ifade... Ne güzel bir
canlandırma... Ne güzel bir takdir...
Tüm Kur'an ifadeleri içinde, hatta onlar bir yana buna benzer
ifadeler için de bile eşsiz ve bambaşka olan şu
ifadenin canlandırdığı bu derece hiçbir insanın
erişemediği bir derecedir.
Hz. Musa'ya
"Seni ben peygamber seçtim, şimdi vahyedilecek
mesajı dinle." (Taha suresi, 13) Bir
başka kez de "Gözümün önünde yetişesin diye
seni sevgimin kanatları altına aldım." (Taha
suresi, 39) Bir diğer ayette ise "Şimdi seni
sırf kendime ayırdım." (Taha suresi,
17) buyrulmuştu.
Bütün bu ifadeler Hz. Musa için yüksek makamlar demekti.
Ancak Hz. Muhammed'e "Sen
bizim gözümüz altındasın"
buyruluyor. Bu ifade Resulullah'a ayrı bir şeref
vermekte ve özel bir yakınlık bahşetmektedir. Bu
ifade her çağrışımdan apayrı, ince ve
şeffaf bir çağrışım
taşımaktadır... Bu orjinal ifadeyi dile getirip açıklamaya
hiçbir beşer ifadesinin gücü yetmez. Biz bu ifadenin uyandırdığı
çağrışımlara işaret etmekle ve çağrışımlarla
içiçe yaşamakla yetinelim yeter bize!
Bu yakınlık ve dostlukla birlikte, yüce Allah ile
sürekli bir bağ kurma yolu gösterilmektedir:
"Kalktığın zaman Rabbini övgü ile
an."
Gecenin bir kısmında ve yıldızların
ardından da Allah'ı tesbih et.
Gün boyunca, uykudan uyanınca, geceleyin ve tan yeri
ağarıp yıldızlar battığı
zamanlar. Bu zamanlar cana yakın dostluğun tadına
varıldığı zamanlardır. Allah'ı
tesbih edip onun yüce ve her türlü eksikten uzak olduğunu
itiraf etmek, azıktır, insana yoldaştır ve gönüllerin
yakarışlarıdır. Bu zamanlar normal insanlar için
yüce Allah ile başbaşa olmanın tadına
varılan vakitler olduğuna göre, acaba seven ve sevilen
ve O'na son derece yakın olan Hz. Muhammed'in kalbi nelerin
tadına varır kim bilir?
TUR SURESİNİN SONU
|
|
O |
|
O |
|