O |
Tevbe
|
O |
|
93- "Ancak zengin olduklara halde savaşa
katılmamak üzere senden izin isteyenler, böylece savaşma
gücünden yoksun olanlarla birlikte evlerinde oturmayı içlerine
sindirenler kınanabilir suçlanabilirler. Allah onların
kalplerini mühürlediği için neyin yararlı
olduğunu bilmezler. "
"Savaştan döndüğünüzde size özür beyan
ederler. Onlara de ki; boşuna özür beyan etmeyiniz, size
inanacak değiliz, çünkü Allah kötü niyetlerinize ve
oyunlarınıza ilişkin bize bilgi vermiştir.
İlerde Allah da peygamberi de neler
yapacağınızı görecektir. Sonra
görünür-görünmez her şeyi bilen Allah'ın huzuruna
çıkarılırsınız da o size neler
yaptığınızı haber verir."
"Savaştan döndüğünüzde kendilerini
azarlamayasınız diye size Allah adına yemin
edeceklerdir. Onları azarlamayınız, bir şey
olmamış gibi davranınız. Çünkü onlar soyut
pisliktirler. İşledikleri kötülüklerin karşılığı
olarak varacakları yer, cehennemdir."
"Kendilerinden hoşnut olasınız diye size
yemin ederler. Oysa siz onlardan hoşnut olsanız bile
Allah yoldan çıkmışlar güruhundan kesinlikle hoşnut
olmaz." (Tevbe suresi 93-96)
Bu ayetler, yüce Allah savaştan geri
kalmış münafıkların durumlarını
Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun- bildirmekte,
kendisini ve kendisi ile birlikte bulunan samimi müslümanlar
savaştan döndüklerinde onların ne şekilde
mazeretler ile süreceklerini O'na haber vermektedir. Bu durumda
Peygamberimizin ve müslümanların onlara karşı
nasıl bir tutum izleyeceklerini bildirmektedir.
MÜNAFIKLARIN DURUMU
Bundan sonra surenin beşinci bölümü geliyor. Bu
bölümde o dönemdeki -Mekke'nin fethi ile Tebük savaşı
arasındaki dönem-müslüman toplumun genel bir tahlili yapılıyor.
Surenin giriş bölümünde de belirttiğimiz gibi,
buradan anlıyoruz ki, o müslüman toplumda islâma ilk
dönemlerde sarılmış bulunan Muhacirler'in ve
Ensar'ın -ki bu iki kesim müslüman toplumun güçlü-sağlam
temelini oluşturuyorlardı- yanında başka
gruplar da vardı... Bedevi Araplar vardı; bunlardan
samimi olanları da, münafık olanları da vardı.
Medineli münafıklar da vardı. İyi işlerini kötü
işleri ile karıştıranlar da vardı. Bunlar
henüz islâmi bir kimliğe sahip olamamış, ona tam
anlamı ile uyum sağlayamamış ve islâmın
potasında tamamen eriyememiş olan kimselerdi... Bir
başka grup daha vardı ki, bunların durumları
belli değildi. Gerçekten akıbetlerinin ne olduğu
bilinmiyordu. İşleri Allah'a havale edilmişti.
Çünkü yüce Allah onların hallerini ve akıbetlerini
daha iyi biliyordu... Öte yandan islâmın maskesiyle
gizlenmiş komplocular da vardı. Bunlar birtakım
planlar, tuzaklar kuruyorlardı. Dıştaki islâm düşmanları
ile işbirliği yapıyorlardı. Kur'an-ı
Kerim'in ayetleri bu grupların hepsinden güzel bir
şekilde ve özet halinde söz ediyor. Ve islâm toplumunda
onlara karşı nasıl davranılacağı
belirtiliyor. Aşağıda birkaç örneğini
aldığımız ayetlerde Peygamberimizin -salât ve
selâm üzerine olsun- ve samimi müslümanların onlarla
ilişkilerinde izleyecekleri yol gösteriliyor:
Bedevi Araplar kâfirlikte ve münafıklıkta daha
aşırı; Allah'ın ve peygamberine indirdiği
hükümlerin sınırları bilmemeye daha yatkın
kimselerdir. Allah her şeyi bilir ve her
yaptığı yerindedir.
"Kimi Bedeviler Allah'ın emri uyarınca
yaptıkları harcamaları cerime, angarya sayarlar ve
başınıza belaların geleceği günü
gözlerler. Gözledikleri o bela kendi başlarına
gelesiceler! Allah her şeyi işitir her şeyi bilir ."
"Kimi Bedeviler de Allah'a ve ahiret gününe inanırlar
yaptıkları maddi bağışları,
Allah'ın yakınlığını ve
peygamberinin dualarını kazanma aracı sebebi
sayarlar. Haberiniz olsun ki, yaptıkları bu
bağışlar, gerçekten onları Allah'a
yaklaştıran bir sebeptir. İlerde Allah onları
rahmetinin kapsamı içine alacaktır. Hiç şüphesiz
Allah affedici ve merhametlidir."
"Muhacirler'in ve Ensar'ın ilk öncüleri ile
iyilikte onlara tam uyanlardan Allah hoşnut olduğu gibi,
onlar da Allah'dan hoşnut olmuşlardır. Allah onlara
altlarından nehirler akan ve içlerinde ebedi kalacakları
cennetler hazırlamıştır. İşte büyük
kurtuluş, büyük başarı budur."
"Gerek çevrenizdeki Bedeviler içinde ve gerekse Medine
halkı arasında ikiyüzlülükte uzmanlaşmış
kaşarlanmış münafıklar vardır. Sen
onları bilmezsin, ancak biz biliriz. Onları iki kez
azaba çarptıracağız, sonra da büyük azaba uğratılacaklardır."
"Savaşa katılmayanların bir bölümü de
suçlamış itiraf ettiler ve iyiliği kötülüğe
eklediler. Belki Allah onların tevbesini kabul eder. Hiç kuşkusuz
Allah affedicidir, merhametlidir."
"Mallarının bir bölümünü sadaka olarak al ve
bu yolla onları temizle, günahlardan arındır.
Onlara dua et, çünkü senin duan onlara gönül huzuru sağlar.
Allah her şeyi işitir ve bilir."
"Savaşa katılmayanların bir başka bölümü
daha var ki, onların işleri doğrudan doğruya
Allah'ın iradesine kalmıştır. O onları ya
azaba çarptırır ya da tevbelerini kabul eder. Allah her
şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir."
"Savaşa katılmayanların bir başka
grubu da islâma zarar vermek kâfirliği pekiştirmek mü'minler
arasında ayrılık tohumu ekmek, daha önce Allah'a
ve peygamberine karşı savaşmış birine gözetleme
yeri hazırlamak amacı bir mescid (cami) yaptılar.
Onlar "iyilikten başka bir amacımız yoktur"
diye yemin edeceklerdir. Oysa Allah şahittir ki, onlar yalan
söylüyorlar."
"Orada asla namaza durma. İlk gününden itibaren
Allah korkusu temeli üzerine kurulan mescid içinde namaz kılmana
daha lâyık bir yerdir. Orada günahlardan arınmayı
özleyen kimseler vardır. Allah günahlardan arınanları
sever. (Tevbe suresi 97-98)
İlerde bu ayetlerin yorumunu yaparken bu topluluklardan
herbirisinin kimliğini daha detaylı biçimde açıklayacağız.
DİNİN YAPISI
Surenin altıncı ve son bölümü ise, Allah yolunda
savaşmak için Allah ile yapılan bey'atın
yapısını, bu cihadın yapısını,
sınırlarını ve nasıl
yapılacağını, Medineliler'in ve Medine
etrafında bulunan Bedevi Araplar'ın cihad konusundaki görevlerini
açıklamaktadır. Ayrıca müslümanlar ile başkalarının
sırf inanç sistemini esas alarak birbirinden tamamen ayrılmaları
gerektiği, müslümanlar ile başkaları
arasındaki ilişkilerin başkasına göre değil,
sadece inanç bağına dayandırılması
gerektiğini, aile akrabalık ve oymak bağları
olsa dahi ilişkilerde inancın esas
alınacağını belirtmektedir... Bir de münafık
ve komplocu olmadıkları halde savaştan geri
kalanların akıbetlerini açıklamakta,
yanısıra, münafıkların Kur'an emirlerine
karşı belirgin bazı tutumlarını ve
durumlarını anlatmaktadır... İşte bu
konularla ilgili birkaç ayet:
" Allah
mü'minlerin mallarını ve canlarını,
karşılığında kendilerine cenneti vermek
üzere satın aldı. Onlar Allah yolunda
savaşırlar bu yolda kimi zaman öldürürler ve kimi
zaman da öldürülürler. Bu Allah'ın üzerine borç aldığı
ve hem Tevrat'ta hem İncil'de, hem de Kur'an'da yer
verdiği bir sözdür. Allah'tan daha çok sözünde duran kim
olabilir ki? O halde yaptığınız bu
alış-verişe sevininiz. İşte büyük
kurtuluş, büyük başarı budur."
"Akraba bile olsalar, cehennemlik oldukları belli
olduktan sonra puta tapanlar için Allah'dan af dilemek, ne
peygambere ve ne de mü'minlere yakışmaz."
"İbrahim'in babası için af dilemesi onu bu
yolda söz verdiği içindi. Fakat babasının bir
Allah düşmanı olduğunu kesinlikle anlayınca
onunla ilişkisini kesti. İbrahim gerçekten çok duygulu
ve yumuşak kalpli idi."
"Allah peygamberin ve zor anda O'nun peşinden giden
Muhacirler ile Ensar'ın tevbelerini kabul etti. O sırada
onlardan bir grubun kalpleri kaymanın eşiğine
gelmişti. Arkasından O, onların tevbelerini kabul
etti. Çünkü O, onlara karşı son derece şefkatli
ve merhametlidir."
"Allah savaşa katılmayan o üç kişinin de
tevbelerini kabul etti. Sonunda yeryüzü bütün genişliğine
rağmen onlara dar geldi. Can
sıkıntısından patlayacak gibi oldular,
Allah'dan kaçmanın yine O'na sığınmaktan
başka bir çıkar yolu olmadığını
anladılar. Bunun üzerine Allah onların tevbelerini
kabul etti ki, tevbe etsinler. Hiç kuşkusuz Allah tevbelerin
kabul edicisidir, merhametlidir."
"Gerek Medineliler ve gerekse çevrelerinde yaşayan
Bedeviler, savaşta peygamberden geri kalmak ve kendi
canlarının kaygısını O'nun
canının kaygısının önüne geçirmek yakışmaz...
Çünkü Allah yolunda çekecekleri her susuzluk, katlanacaklar
her yorgunluk, karşılaşacakları her açlık,
kâfirleri öfkelendirecek her bir karış toprağa
ayak basmaları, düşmanın zararına
kazanacakları her tür başarı
karşılığında mutlaka hesaplarına iyi
bir amel yazılır. Hiç şüphesiz Allah iyi işler
yapanları ödülsüz bırakmaz."
"Yaptıkları küçük-büyük bütün maddi
harcamalar ve aştıkları her vadi mutlaka
hesaplarına yazılır ki, Allah işledikleri
iyilikleri en güzel karşılıklarla
ödüllendirsin."
"Mü'minlerin topyekün savaşa çıkmaları
gerekmez. Bunun yerine her kabileden bir grup, dinin özünü öğrenmek
ve kötülüklerden kaçınırlar umudu ile
soydaşlarını uyarmak için savaşa çıkmalıdır."
"Ey mü'minler, en yakınınızdaki kâfirler
ile savayız, bunlar sizde sertlik bulsunlar ve biliniz ki,
Allah kendisinden korkanlar ile beraberdir."
"Her yeni sure indirilişinde kimi münafıklar
"Bu sure hanginizin imanını
arttırdı?" diye sorarlar. Gerçek şu ki, o
sure mü'minlerin imanını
arttırmıştır, onlar bu yüzden sevinç
duyarlar."
"Fakat kalplerinde hastalık olanlara gelince, bu sure
pisliklerine pislik ekler de onlar kâfir olarak ölürler."
"Yeni bir sure indirilince birbirlerine "Acaba sizi
bir gören var mı? diye sorarlar, sonra
sıvışırlar. Anlayışsız,
duyarsız bir güruh oldukları gerekçesi ile Allah onların
kalplerini gerçeklerden uzaklaştırmıştır."
(Tevbe suresi 11,113-114,117-118,120-125,127)
Sonunda sure, Peygamberimizin -salât ve selâm üzerine olsun-
sıfatlarını açıklayarak, yalnız Allah'a
dayanmasına ve O'nun kefilliği ile yetinmesine
ilişkin ilahi direktiflerle mühürleniyor:
"Size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya
düşmeniz ağırına gider, size son derece düşkün,
mü'minlere karşı şefkatli ve merhametlidir. "
(Tevbe suresi 128-129)
"Eğer sana sırt çevirirlerse de ki; "Allah
bana yeter, O'ndan başka ilah yoktur, ben sırf O'na
dayandım' O yüce Arş'ın sahibidir."
Bu özet, girişten sonra surenin geri kalan ayetlerini
detaylı olarak yorumlamaya geçiyoruz... yardımcımız
Allah'dır.
|
|
O |
|
O |
|