BASİT HAYATI KABULLENENLER
86- "Allah'a inanınız ve peygamberi ile birlikte
cihad ediniz" direktifini içeren bir sure indiğinde
onların içindeki zenginler senden izin isteyerek "Bizi
bırak evlerinde oturanlarla birlikte olalım" derler.
87- Onlar evlerinde oturan güçsüzlerle birlikte kalmaya razı
oldular, kalplerine mühür vuruldu; artık onlar anlayamazlar.
88- Fakat Peygamber'e ve onunla birlikte canları
malları ile savaşanlara gelince, işte bütün hayırlar
onları bekliyor ve onlar başarıya erenlerin,
kurtuluşa kavuşanların ta kendileridirler.
89- Allah onlara altlarından nehirler akan ve içlerinde
sürekli kalacakları cennetler
hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş
budur.
Bunlar iki farklı karakterdir... İkiyüzlülük, zayıflık
ve gevşeklik karakteri ile gerçek iman, kuvvetlilik ve
belalara karşı dayanma karakteri... Bunlar iki
farklı yoldur... Döneklik, geri çekilme, aşağılık
şeylere razı olma yolu ile doğruluk, fedakârlık
ve onurluluk yolu...
Cihadı emreden bir sure indiğinde imkân sahipleri
gelirler. Cihadın araç gereçlerine ve gücüne sahip olan
bu insanlar gelirler, ama yüce Allah'ın kendilerine
bağışladığı imkânların ve
kendilerine verdiği Allah'ın nimetlerine şükretmelerinin
gereği olarak islâmın ordularının önünde
yürümek için değil. Geri çekilmek, mazeret ileri sürmek,
kadınlarla oturup hiçbir kutsal değeri korumamak ve hiçbir
yurdu savunmamak amacı ile izin istemek için... Bu alçak
oturuştaki bayalığı ve basitliği hiç düşünmezler.
Yeter ki, güven içinde olsunlar. Zaten rahat düşkünleri
utanmanın ne olduğunu anlamazlar. Çünkü rahata kavuşmak
basit bir hayata razı olanların bedelidir.
"Onlar evlerinde oturan güçsüzlerle birlikte kalmaya
razı olurlar."
"Kalplerinize mühür vuruldu; artık onlar
anlayamazlar."
Eğer onlar anlayabilmiş olsalardı, cihaddaki
kuvvete ve onur hayatı ile savaştan geri
kalıştaki zayıflık, basitlik ve kötü
biçimde yok oluşu kavrarlardı.
Zilletin bir bedeli olduğu gibi, onurluluğun da bir
bedeli vardır. Çoğu zaman zilletin bedeli daha
ağırdır. Bazı zayıf ruhlu insanlar,
onurlu hayatın bedelinin güç yetmeyecek kadar ağır
olduğunu düşünürler. Bu nedenle sözkonusu ağır
yükümlülüklerin altına girmemek için zilleti ve alçaklığı
tercih ederler. Basitlik, ucuzluk, ürkeklik ve korkaklık ile
dolup taşan bir hayat içinde yaşarlar. Kendi gölgelerinden
bile korkarlar. Seslerinin yankılarından irkilirler. Her
haykırışı aleyhlerine sanırlar.
Onların hayata en düşkün insanlar olduğunu görürler.
Zilleti tercih eden bu insanlar onurlu bir hayatın
getirdiği yükümlülüklerden daha ağır bir bedel
öderler. Onlar zilletin bedelini tam olarak öderler. Onun
bedelini canları, güç ve kuvvetleri, ünvanları ve
huzurları ile öderler. Onlar çoğu zaman kanları
ve malları ile ödedikleri bedellerin farkında bile
olmazlar" işte bu insanlardan bir kesim de şu
ayette ifadesini buluyor:
"Onlar evlerinde oturan güçsüzlerle birlikte kalmaya
razı oldular. Kalplerine mühür vuruldu; artık onlar
anlayamazlar."
"Fakat peygamber ve onunla birlikte olanlar."
Bunlar o kesimden farklı bir kesimdir."
"Canları ve malları ile savaşırlar."
İnanç sisteminin yükümlülüklerini ve imanın
gereklerini yerine getirenler oturmakla ulaşılmayan
üstün ve onurlu bir hayat için çalışanlar ise,
"İşte büyük iyilikler onları bekliyor."
Hem dünyanın hem de ahiretin iyilikleri... Dünyada
üstünlük, onurluluk, zenginlik ve üstün söz onlarındır.
Ahirette ise daha büyük mükafat ve kerem sahibi yüce Allah'ın
rızası onlarındır.
"Onlar başarıya erenlerin kurtuluşa
kavuşanların ta kendileridirler."
Onurlu-sağlam bir yaşantı ile gerçekleşen
dünya hayatının kurtuluşu ve büyük ödüllere
kavuşmakla elde edilen ahiret hayatının
kurtuluşu onlarındır.
"Allah onlara altlarından nehirler akan ve içlerinde
sürekli kalacakları cennetler
hazırlamıştır."
"İşte büyük kurtuluş budur."