Münafıklardan bazıları Allah'a söz vererek
"Eğer Allah bize nimet verir ve
rızkımızı bollaştırırsa, biz de
bol bol Allah yolunda harcar ve iyi işler yaparız"
dediler. Fakat onlar ancak fakirlik ve zorlukta,
sıkıntıda kaldıkları, umut ve arzu içinde
yaşadıkları sırada bu antlaşmaya, bu sözleşmeye
yanaşırlar. Yüce Allah onların dileklerini kabul
eder ve kendi lütfundan onlara bol rızık
verdiğinde sözlerini unuturlar, vaadlerini inkâr ederler.
Cimrilik ve kıskançlık yakalarına
yapışır, ellerini hiç açmayacak şekilde
sıkarlar. Daha önce verdikleri söze bağlılık
göstermekten yüz çevirir. İşte onların hem
Allah'a, yalan söylemeleri, hem de sözlerine bağlılık
göstermemeleri, "nifak"ın onların kalbine
yerleşmesine, bu nifak üzerine ölmelerine ve bu nifak ile
Allah'ın huzuruna çıkmalarına neden olmuştur.
Allah'ın koruduğu kimseler dışında
insanın nefsi zayıftır, cimridir. İnsanın
nefsi ancak iman ile onarıldığınıda bu
cimrilikten kurtulabilir, arınabilir. Yeryüzünün esiri
olmaktan yakasını kurtarabilir, kısa vadeli çıkar
tutkularının sonucu alınan yararlı işlere
karşı ihtirasının bağlarından
kurtulabilir. Çünkü insan ancak bu durumda geleceğin daha
büyük mükafatını düşünebilir. Allah'ın
rızasının, hoşnutluğunun daha büyük
olduğunu hesaplayabilirler. Mü'min olan bir kalp iman ile
huzura kavuşur. Allah yolunda harcamada bulunurken
fakirleşmekten korkmaz. Çünkü o insanların tüm
mallarının sonuçta tükeneceğine, fakat
Allah'ın nimetlerinin tükenmeyeceğine kesin güvenmektedir.
İşte bu güven ve huzur onu gönüllü olarak kendi isteğiyle
ve arınmak amacıyla Allah yolunda mallarını
harcamaya sevkedecektir. O bunu yaparken, kendi
rızkından ve geçiminden emin bir şekilde hareket
edecektir. Hatta servetini yitirip fakir düşse dahi, bu güveni
sarsılmayacaktır. Çünkü onun Allah katında çok
büyük bir mükafatı olduğuna güveni tamdır.
Ama kalp gerçek imandan yoksun olduğunda,
doğuştan gelen cimriliği harekete geçerek yolunu
kesecektir. İnsan Allah yolunda harcamaya veya sadaka vermeye
yöneldiğinde harekete geçecektir. Fakirlik korkusu,
gözlerinin önünde canlanacaktır. Böylece o Allah yolunda
harcamadan geri duracaktır. Bundan böyle o cimriliğinin
ve korkusunun mahpusu olacak, güven ve rahata kavuşamayacaktır.
Allah'a söz verdiği halde, bu sözüne bağlılık
göstermeyen ve ahdine vefa göstermeyerek Allah'a yalan söyleyen
bir insanın kalbi nifaktan kurtulamaz!
"Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda
yalan söyler, söz verdiğinde yerine getirmez ve bir
şey emanet edildiğinde hainlik yapar" (!)
Sözünde durmamanın ve Allah'a yalan söylemenin kaçınılmaz
sonucu her zaman kalplerde bir nifak oluşturur, işte bu
ayetin burada sözünü ettiği münafık insanların
durumu da budur!