Münafık erkekler ve münafık kadınlar aynı
mayadan ve aynı karakterdendirler. Nerede ve ne zaman olursa
olsun münafıklar aynıdır. İşleri ve sözleri
değişebilir. Fakat onların karakterleri
aynıdır. Tek bir kaynaktan beslenirler. İçleri
fenalık dolu. Kalpleri kara. Jurnalci, düzenbaz, yüzyüze
gelmekten, açık olmaktan çekinen bir karaktere sahip
olmaları bunların en belirgin nitelikleridir.
Benimsedikleri yaşam tarzı ise, kötülüğü
emretmek, iyiliği yasaklamaktır. Cimriliktir.
Harcamalarda bulunsalar dahi bu gösteriş için harcamalarıdır.
Onlar kötülüğü emrederken, iyiliği yasaklarken bu
eylemlerini gizli yaparlar. Bunları yaparken, amaçları
hile, tuzak ve kaş-göz hareketleriyle mü'minleri çekiştirmektir.
Çünkü onlar bu tür şeylere kendilerini güvenli
hissetmedikleri yerlerde açıkça cesaret edemezler. Onlar, "Allah'ı
unutmuşlardır." Onların tüm hesapları
ve planları, menfaat hesaplarıdır. Onlar,
insanların güçlü olanlarından başka kimseden
korkmazlar. Güçlülere boyun eğerler ve onlara
yaltaklık ederler. "Allah da onları unuttu."
Artık onların Allah katında bir değeri ve
itibarı kalmadı. Onlar, dünyada insanların
yanında böyledirler. Ahiret gününde Allah katında da,
durumları aynı olacaktır. Ancak güçlü-açık
adamlar hesaplarını, insanların
yapılarına göre değiştirmezler. Görüşlerini
apaçık olarak söylerler. Bu yapıdaki insanlar, inanç
sistemlerinin adamı olduklarını ortaya koyarlar. Düşünceleriyle
bütün dünyaya meydan okurlar. Savaşlarını veya
barışlarını gün gibi bir şekilde sürdürürler.
Bunlar insanların ilahını hatırlarından
çıkarmadıkları için, insanları unutan
kimselerdir. Gerçeği savunmada hiçbir kimsenin kınamasından
korkmazlar. İşte bu insanlar, Allah'ı zikreder,
O'nu hatırlarlar. İnsanlar da onlardan söz ederler. Ve
onlara özellik ve önem verirler.
"Münafıklar yoldan çıkmışların
ta kendileridirler."
Onlar, imanın dışına çıkmışlardır.
Doğru yoldan sapmışlardır. Yüce Allah,
kâfirlerin akıbeti gibi bir akıbeti onlara da haber
vermiştir.
Orası onlara ve işlemiş oldukları suçlara
tam uygun düşmektedir.
"Allah onları lânetlemiştir."
Onlar Allah'ın rahmetinden kovulmuşlardır.
"Onları sürekli bir azap beklemektedir.
Bu dinden çıkmış, doğru yoldan
sapmış ve sapıklığa düşmüş bu
karakter, yeni görülen bir şey değildir. insanlık
tarihinde bunun pek çok benzerleri ve örnekleri vardır.
Bunlardan önce de insanlık tarihinde bu türden örneklere
rastlanmıştır. Daha önceki bu insanlar, bu
yeryüzünde kendilerine takdir edilen nasiplerinden istifade
ettikten sonra, dosdoğru fıtrattan ve tutarlı
yoldan ayrılmalarının doğal bir sonucu olarak,
yaptıklarına uygun düşecek bir akıbete
uğramışlardır. Oysa bu yolun o eski
yolcuları kendilerinden daha güçlüydü. Servetleri ve
çocukları daha fazlaydı. Fakat onların tüm bu
imkânları bir yarar sağlamadı ve kendilerini
kurtaramadı.
Kur'an-ı Kerim bu topluluğa kendilerinden
öncekilerin akıbetlerini hatırlatıyor,
kendilerinin aynı yolu izlediklerini ve aynı
akıbete uğrayacaklarını gösteriyor. Onların
uğradıkları akıbete uğramamak için
önlem almalarını hatırlatıyor ki, belki bu
şekilde doğru yolu bulurlar.