Size sizden bir peygamber geldi denmiyor da, "Kendinizden
bir peygamber geldi" deniyor ve kuşkusuz bu daha
hassas, daha derin bağlılık ifade eden bir deyimdir.
Onları peygambere bağlayan bağın türünü
dile getirmekte daha etkindir. Buna göre peygamber onlardan bir
parçadır. Onları birbirine bağlayan şey, iki
can arasındaki bağdır. Hiç kuşkusuz bu da son
derece etkin ve köklü bir bağdır.
"Sıkıntıya düşmeniz
ağırına gider."
Sizi sıkan, size zor gelen şeyler onu üzer, ağırına
gider.
"Size son derece düşkündür."
Sizi tehlikelere atmaz. Sizi boşluklara yuvarlatmaz. Size
cihad sorumluluğunu yüklemişse, sizin zorlukların
üstesinden gelmenizi emretmişse, bu size değer
vermediğinin ve katı kalpli oluşunun veya sert mizaçlı
oluşunun belirtisi değildir. Aslında bu bir çeşit
merhamettir. Sizin aşağılanmanızı,
ayaklar altına alınmanızı istemediğinin
ifadesidir. Günahlardan, hatalardan esirgeyerek size karşı
büyük şefkat beslemektedir. Davayı omuzlama
şerefine sahip olmanız, Allah'ın
hoşnutluğundan pay almanız ve Allah'dan korkanlara
vadedilmiş cennete girmeniz için size büyük özen
göstermekte, üzerinize titremektedir.
Sonra hitap Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun-
yöneliyor ve kendisine sırt çevirecek olurlarsa ne yapması
gerektiğini öğretiyor, onu kendisini koruyan ve
kendisine destek olan kuvvete bağlıyor·
"Eğer sana sırt çevirirlerse de ki, "Allah
bana yeter, O'ndan başka ilah yoktur, ben sırf O'na
dayandım, O yüce Arş'ın sahibidir."
Gücün, egemenliğin, yüceliğin ve makamın
zirvesi O'dur. O, kendisine sığınana, kendisini
dost edinene yeterlidir.
Savaş ve cihad suresi, sadece Allah'a dayanma,
yalnızca O'na güvenme ve sırf O'ndan kuvvet isteme
direktifi ile bitiyor...
"O, yüce Arş'ın sahibidir."
Ayetleri anlaşılır ve yoruma muhtaç olmayan bu
sure, müslüman toplum ile çevresindeki diğer toplumlar
arasında baş gösteren sürekli ilişkiler
hakkında nihai hükümlerin açıklanmasını
kapsamaktadır. Nitekim sureyi sunarken, surenin giriş
kısmında buna değinmiştik. Bu yüzden surenin
son ayetlerine, adı geçen ilişkilerde uyulacak son söz
gözü ile bakmak gerekir. Buradaki hükümleri, kesin ve nihai
hükümler olarak algılamak zorunludur. Surede yeralan
ayetler, bu gerçeği açıkça anlatmaktadır.
Aynı şekilde nihailik ifade eden bu ayet ve hükümleri
daha önce gelmiş ayet ve hükümlerle sınırlandırmamak
gerekir. Çünkü bu hükümler nitelendirdiğimiz gibi
aşamalı hükümlerdir. Öncelikle ve bizzat ayetlerin
iniş sırasına göre yaptık bu nitelendirmeyi.
Son olarak bu nitelendirmeyi yaparken, olayların islâmi
hareketteki akışına ve bu hareket esnasında
uyulan islâm hareket metodunun tabiatına dayandık.
Sureyi sunarken, aynı şekilde ayrıntılı
biçimde ele alırken, islâm hareket metodunun tabiatına
da değinmiştik.
Bu metodu, insanları yüce Allah'ın tek ve
ortaksız ilahlığının egemenliğine döndürmek,
onları kula kulluktan kurtarmak suretiyle islâmın
pratik hayatta varolmasını sağlamak için, bu dinle
birlikte cihad etmek suretiyle hareket edenlerden başkası
kavrayamaz.
Bu dinle birlikte hareket etme sonucu ortaya çıkmış
fıkıh ile, sayfalarından çıkarılmış
fıkıh arasında dağlar kadar fark vardır.
Çünkü sayfalardan edinilen fıkıh, hareketten habersiz
bir fıkıhtır. Sonuçları da buna göre olacaktır.
Hareket etmediği gibi, hareketin tadından da yoksundur.
Fakat hareket fıkhı, bu dini adım adım,
aşama aşama, derece derece cahiliyeye karşı
koyarken görmektedir. Bu dini harekete dönük realite karşısında
hükümlerini koyarken görmektedir. Bu hükümler realiteyi tam
olarak karşıladığı gibi, ona egemendirde.
Aynı şekilde realitenin yenilenmesi ile yenilenmektedir
bu hükümler.
Son olarak belirtmek gerekir ki, bu son surede yeralan nihai
hükümler konulduğu zaman, hem müslüman toplumun realitesi,
hem de çevresindeki cahiliye toplumunun realitesi bu uygulamaları
ve hükümlerin konulmasını kaçınılmaz
kılıyordu. Ama hem müslüman toplumun, hem de
çevresindeki cahiliye toplumunu realitesi başka hükümlerin,
yani aşamalı hükümlerin konulmasını
gerektirdiği zaman, önceki surelerde aşamalı hüküm
ve ayetler gelmiştir.
Bir kez daha müslüman bir toplum meydana gelip harekete
geçtiği zaman gerektiğinde aşamalı hükümleri
uygulayabilir, ama bunların aşamalı olduğunu
bilmesi gerekir. Sonunda kendisi ile diğer toplumlar
arasındaki nihai ilişkileri düzenleyen, nihai
hükümleri uygulama aşamasına gelmek için cihad etmek
zorunda olduğunun bilincinde olmalıdır.
Başarılı kılan Allah'dır.
Allah'dır yardım eden.
TEVBE SURESİNİN SONU