Mü'minlere gelince bu sure sayesinde imana ilişkin yeni
kanıtlar edinirler. Böylece imanları artar. Kalpleri
Rabblerinin korkusu ile çarpmış, imanları
artmış olur. Yüce Allah'ın kendilerine ayetlerini
göndermekle ne büyük yardımda bulunduğunu
hissetmiş ve imanları artmıştır. Ama
kalplerinde hastalık bulunanlar, içlerinde münafıklık
pisliğini taşıyanlar, pisliklerine pislik
eklenmiş bir durumda kâfir olarak ölürler. Bu her zaman doğru
söyleyen yüce Allah'dan gelen bir haberdir. O'nun kesinlikle
gerçekleşecek hükmüdür bu.
Surenin akışı onlara cevap vermek amacı ile
ikinci tabloyu sunmadan önce imtihanlardan ders almayan,
musibetlerle gerçeğe dönmeyen şu münafıkların
durumunu kınamak için bir soru yöneltiyor.
"Onlar her yıl bir iki kez sınavdan geçirildiklerini
görmüyorlar mı? Buna rağmen ne tevbe ediyorlar ve ne
de olup bitenlerden ders alıyorlar."
Sınav, ya gizlediklerinin ortaya çıkarılması
ya da müslümanların onlar olmadan zafer kazanmaları
şeklinde gerçekleşiyor ya da daha değişik bir
şekilde. Ama sürekli sınanıyorlardı.
Peygamberimiz döneminde münafıklar sürekli sınanmalarına
rağmen, tevbe etmiyorlardı.
Fakat canlı tabloyu ya da hareketli sahneyi son ayet
çiziyor, ince ve hareketli bir film şeridi gibi.
"Yeni bir sure indirilince birbirlerine, "Acaba sizi
bir gören var mı?" diye sorarlar, sonra
sıvışırlar. Anlayışsız,
duyarsız bir güruh oldukları gerekçesi ile Allah onların
kalplerini gerçeklerden uzaklaştırmıştır."
Bu ayeti okuduğumuzda, münafıkların bir sure
inerken sergiledikleri tavır canlanıyor gözlerimizin
önünde. Bu sahnede birbirlerine bakınıp duruyorlar.
Kuşkuyla etraflarını süzüyorlar:
"Acaba sizi bir gören var mı?"
Sonra mü'minlerin silüeti görünüyor ve birden korkudan
sürünerek sıvışıp kayboluyor.
"Sonra sıvışırlar."
Hiçbir şeyden habersiz olmayan, asla dalmayan ve her
zaman uyanık olan göz, tam da kuşkucu
davranışlarına uygun düşecek ve her şeyi
noktalayan kesin bir açıklama gösteriyor:
"Allah onların kalplerini gerçeklerden uzaklaştırmıştır."
Sapıklıkları içinde yüzmeyi hakettiklerinden
dolayı yüce Allah onları doğru yoldan
uzaklaştırmıştır.
"Çünkü onlar anlayışsız, duyarsız
bir güruhtur."
Kalpleri işlevlerini yerine getiremez olmuştur.
Çünkü onlar bunu haketmişlerdir.
Birkaç kelimenin çizdiği ama canlılık ve
hareket dolu, eksiksiz bir sahne... Gözler bu sahneyi adeta
yeniden yaşanıyormuş gibi seyrediyor.
Sure, iki ayetle son buluyor. Bu iki ayetin Mekke'de
indiğini söyleyenler de vardır. Biz Medine'de
indiklerine ilişkin görüşü benimsiyoruz. Hem bu
derste, hem de surenin genel atmosferinde değişik
yerlerde bu ayetlerle bağlantılı noktalar
bulabiliriz. Ayetlerden birisi, Peygamberimizle -salât ve selâm
üzerine olsun- kavmi arasındaki bağdan, Peygamberimizin
onlara düşkünlüğünden, onlara yönelik
şefkatinden söz etmektedir. Mü'min ümmetin peygambere ve
davasına yardım etmeye düşmanları ile
savaşmaya zorluk ve sıkıntılara katlanmaya
ilişkin olarak yüklendiği sorumluluklar, bu ayette
doğrudan ilgilidir. İkinci ayet, Peygamberimize yönelik
bir direktif içermektedir. Herhangi birisi ondan yüz çevirecek
olursa, sadece Rabbine dayanmalıdır. Çünkü dostu,
yardımcısı ve koruyucusu O'dur...