1- Mal ve evlat çoğaltma
yarışı sizi oyaladı.
2- Nihayet kabirleri
ziyaret ettiniz.
3- Hayır
yakında bileceksiniz.
4- Yine hayır
yakında bileceksiniz.
5- Hayır gerçeği
kesin bilgi ile bilseydiniz,
6- Andolsun ki cehennemi
göreceksiniz.
7- Andolsun ki onu
gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
8- Sonra o gün size
verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz
"Mal ve evlat çoğaltma
yarışı sizi oyaladı. Nihayet kabirleri ziyaret
ettiniz."
Ey
şaşkınlar ey mahmur gözlüler. Ey oyalananlar,
mallarının, çocuklarının ve dünya
nimetlerinin çokluğu ile öğünenler, sizler bunlardan
ayrılacaksınız. Ey bulunduğu duruma
aldanıp da ondan sonrasını hiç düşünmeyenler.
Ey çokluğu ile övünen ve onur duyduğunuz şeyleri
sonunda bırakıp içinde hiçbir övünme ve
böbürlenmenin olmadığı dar bir çukura gidecek
olanlar! Uyanınız ve bakınız... Doğrusu "Mal
ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı.
Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz."
Ve ardından yüce
Allah derin ve ağır bir etki ile kabirlere girdikten
sonra onları bekleyen akıbetin korkusu ile kalplerini
uyarıp çarpıyor. "Hayır
yakında bileceksiniz."
Sonra bu etkiyi,
aynı sözcüğü sağlam ve korkunç ses tonu ile
tekrarlayarak sağlıyor.
"Yine Hayır
yakında bileceksiniz."
Sonra pekiştirmenin
mutlaklığına kalplere saldığı korku
artıyor. Bu pekiştirme, gerisinde onların mahmurluk
ve çoklukla övünme sapıklığı içinde
korkunç olan gerçek yüzünü anlayamadıkları zor
durumu, daha da ortaya koyuyor:
"Hayır gerçeği
kesin bilgi ile bilseydiniz."
Sonra yüce Allah, bu
korkunç ve gizli gerçeği açıklıyor:
"Andolsun ki
cehennemi göreceksiniz."
Ve sonra bu gerçeği
pekiştirerek kalplerde bıraktığı
ürkünç etkiyi derinleştiriyor:
"Andolsun ki onu gözünüzle
kesin olarak göreceksiniz."
Sonra yüce Allah sarhoşu
ayıltan, gafili kendine getiren, şaşkını
çeviren, uyuyanı uyandıran ve elindeki nimeti yüzünden
kendisini titreten son uyarısını yapmaktadır. "Sonra
o gün size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.
O nimetleri nereden elde
ettiğiniz ve nerelere harcadığınız
elbette size sorulacaktır, emre itaat ederek mi
kazandınız, emre uygun yerlere mi harcadınız?
Allah'a isyan ederek mi elde ettiniz ve Allah'a isyan ederek mi
harcadınız? Helalinden mi kazandınız ve helal
yollara mı harcadınız? Haramdan mı
kazandınız ve haram yerlere mi harcadınız?
Nimete şükrettiniz mi? Mala yüklenmiş olan zekat
borcunu ödediniz mi? Başkalarına da verdiniz mi? Muhtaçlara
vererek onları kendinize tercih ettiniz mi yardım
etmediniz mi? Çokluğu ile övündüğünüz ve
böbürlendiğiniz şeylerden sorguya çekileceksiniz.
Daldığınız oyun, eğlence ve
sapıklık yüzünden hafife aldığınız
bir sorumluluktur bu. Ama bunun gerisinde ağır mı
ağır bir üzüntü ve keder vardır.
Bu sure kendisi ile yine
kendisini anlatan insanın hissine kendi anlamını ve
etkisini bırakan, insanın kalbinden dünya hayatının
değersiz uğraşıları ve boş kalplerin
gönül verdiği küçük değerleri atıp
onların yerine Ahiretin endişelerini yerleştiren ve
kalbi bu endişelerle dolduran bir suredir.
Sure dünya hayatını
uzun bir film şeridinin üstünde yer alan ve aniden parlayıp
kaybolan bir parıltı gibi canlandırmaktadır. "Mal
ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı.
Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz." Dünya hayatının
parıltısı bitmekte ve onun küçük sayfası dürülüvermektedir.
Sonra zaman uzanmakta ve yükler de zamana paralel ağırlaşmaktadır.
Bizzat ifadenin üslubu bu çağrışımı ve
anlamı vermektedir. Ve anlattığı gerçek ile eşsiz
ifadenin ahengi tam bir uyum sağla-maktadır.
İnsanın bu
korku, ürperti ve azamet dolu sureyi başlangıcından
enginlere doğru yükselen, sonunda ise sapasağlam ve görkemli
bir yerde derin bir karara ulaşan etkileri ile birlikte
okur-okumaz, yeryüzünde sürdürdüğü bu geçici hayatın
sorumluluklarının
ağırlığını omuzunda hissediyor.
Sonra bunlardan taşıya-bileceklerini yükleniyor. Ve bu
ağırlığın altında yoluna devam
ediyor.
Sonra da kendini küçük
ve değersiz olan şeylerden bile hesaba çekmeye başlıyor.