15- Onlar bir tuzak
kuruyorlar.
16- Ben de bir tuzak
kuruyorum.
17- Sen kâfirlere
mühlet ver. Onlara biraz zaman tanı.
Onlar bel kemiği ile
göğüs kemiği arasından
fışkırıp gelen sudan yaratılmış
yaratıklardır. Güçleri, kuvvetleri, kudretleri,
iradeleri, bilgileri ve doğru bir isti-kametleri yoktur.
Onlara uzun yolculuklarında yol gösteren işlerini idare
eden kudret elidir. Onlar gönüllerin açılacağı
bir dönüşe tekrar dirilişe doğru akıp
gidiyorlar. Orada ne bir güçleri ne de yardımcıları
olacaktır... İşte tuzak kuranlar bu yaratıklardır.
Ben ise her şeyi yoktan var eden yolunu gösteren, koruyup
göz-eten, yönlendiren, tekrar yaratan sınayan, kudret
sahibi, her şeye egemen olan göğü ve yıldızı
yaratan, fışkıran suyu ve konuşan insanı
yaratan, yağmur yağdıran, yaratıkların
sahibi yeri göğü yaratan Allah'ım ben. İşte
bende bir tuzak kuruyorum.
İşte bu da bir
tuzak, o da bir tuzaktır. Ve İşte savaş meydan...
Aslında bu savaş gerçek yönü ile tek taraflıdır,
ama burada sırf hafife alma ve aşağılama
amacı ile iki taraf şeklinde "Sen o kafirlere mühlet
ver, onlara az bir mühlet ver." Acele etme. Savaşın
sonucu için sabırsızlanma. Artık sen
savaşın karakterini, özelliklerini ve gerçek
mahiyetini görmüş bulunuyorsun. Çünkü onlara mühlet
verilmesinin az bir zaman tanınmasının ardında
bir hikmet gizlidir. Bu tanınan zaman dünya hayatının
ömrünü kuşatsa da azdır. Sonsuz ve ebedi olan ömrün
yanında dünya hayatının ömrü nedir ki?
İfade biçiminde
yüce Allah'ın Hz. Peygambere nasıl yumuşak bir
emir verdiğini görebiliyoruz. "Sen o kafirlere
mühlet ver, onlara az bir mühlet ver." Sanki burada
emir sahibi, izin sahibi Hz. Peygambermiş gibi. Sanki onlara
zaman tanınmasına O izin veriyor. Ya da onlara süre tanınması
O'nun onayına bağlı. Halbuki bunların hiçbiri
Hz. Peygamberin elinde değildir. Bu sadece bu ortamda Hz.
Peygamberin gönlüne rahmet meltemleri gönderen sevginin,
ülfetin bir ifadesidir. Bu öyle bir ülfettir ki O'nun gönül
arzusu ile Rabbinin iradesini bütünleştirmektedir. Bir
yetkisi varmış gibi O'nu bu eyleme ortak
yapmaktadır. Onunla ilahi saha arasındaki farkları
ve engelleri ortadan kaldırmaktadır. Aslında
herşeyi idare edip hükme bağlayan ilahi iradedir. Sanki
Rabbi O'na şöyle buyurmaktadır: Sen onlar hakkında
dilediğini yapabilirsin. Fakat onlara mühlet ver, az bir
zaman tanı... Bu şefkatle dolu sevgi ve lütuflarla dolu
ülfetin sonucudur. Sıkıntılara, zorluklara,
yorgunluklara ve tuzaklara dokunmakta, onların hepsini silip
götürmekte ve eritmektedir. Geride sadece şefkat ve sevgiyi
bırakmaktadır.