11- Yağmurun sahibi
göğe.
12- Bitkinin
yeşerdiği yere andolsun ki.
13-Şüphesiz Kur'an
kesin bir sözdür.
14- O .saçma bir söz değildir.
Ayet-i kerimede geçen
"rec" yağmur demektir. Gök ardarda onu gösterdiği
için böyle demiştir. "Sed" kavramı ise yeri
yarıp filizlenen bitki demektir. Bunların her ikisi de
hayatın birer tablosunu sergileyen sahnelerdir. Bitkinin
hayatı ve ilk yaratılışı: Gökten inen
bir su ve yerden filizlenen bir bitki... Bunlar bel kemiği
ile göğüs kemiği arasından
fışkırıp gelen suya ve rahmin
karanlıklarında gelişen cenine o kadar
benzemektedir ki... Hayat aynı hayattır. Sahne aynı
sah-nedir. Hareket aynı harekettir. Değişmeyen bir
düzen, eşsiz bir sanat açıkça sanatkârını
göstermektedir. Bu öyle bir sanatkardır ki ne
sanatının gerçek bir benzeri kopya edilebilir ne de dış
şekilleri ortaya konabilir.
Bu aynı zamanda târıka
karanlığı delip geçen yıldıza perdeleri
ve engelleri yarıp geçen yıldız sahnesine de çok
benzemektedir. Ayrıca gönüllerin yoklanması örtülerin
açılmasına da yakın bulunmaktadır. Hepsi
yaratıcısını gösteren bir tek sanattır.
Yüce Allah bu iki varlığa
ve bu iki olaya yemin etmektedir. Yağmurlu göğe,
yarıklı yere. İfade tonunun çağrıştırdığı
gibi sahneleri ve mesajları da, sertliği, etkinliği
ve kesinliği çağrıştırmaktadır. Dönüşü
ve sınanmayı ifade eden bu sözün veya genel ifadesiyle
bu Kur'an'ın şakayla karışık olmayan
kesin bir söz olduğuna yemin etmektedir. Her sözü her tartışmayı
her şüpheyi ve her terettüdü sona erdiren kesin söz.
Gerisinde söylenecek söz bırakmayan kesin söz.
İşte yağmurun sahibi gök ve yerin sahibi yerde bu
gerçeğe tanıklık etmektedir.
Dönüşüm ve sınanmânın
varlığına ilişkin bu kesin sözün
ışığı altında hitap Hz. Peygambere yöneltilmektedir.
Bu sırada Hz. Peygamber ve onunla birlikte olan
inanmış azınlık Mekke'de müşriklerin
islam çağrısına ve ona inananlara karşı
kurdukları tuzaklara, sergiledikleri komplolara göğüs
germeye çalışıyorlardı. Müminler bu sırada
karmaşık bir üzüntü içinde bulunuyorlardı.
Kendisine karşı tezgahlanan tuzaklara, aleyhine
geliştirilen önlemeleri önüne tüm yolların
kapatılması, tüm araçlarla kendisine karşı
savaşılması onu derin üzüntüye boğmuştur.
'ram bu esnada hitap Hz. Peygambere yöneltilmekte direnmesi ve
rahat içinde olması telkin edilmekte, tuzak ve tuzakçıların
işi hafife alınmaktadır ve bunun geçici bir
süreye mahsus olduğu belirtilmektedir. Asıl
savaşın dizginin yüce Allah'ın elinde ve
komutasında olduğu bildirilmektedir. Öyle ise Peygamber
sabretmeli hem kendisi hem de mü'minler huzur ve rahat içinde
olmalıdırlar: