Boşanma sonrası bekleme döneminin süresine ilişkin
bu sınırlandırma hayız görmeyen, bir de
hamile olmayan kadınlar içindir. Hayız görmeme durumu
hem hayızdan kesilmiş kocamış kadınlar
hem de yaşının küçüklüğünden veya bir
hastalıktan dolayı henüz hayız görmeyen kadınları
kapsıyor. Buna göre daha önce Bakara suresinde açıklanan
süre hayız gören kadınlar içindir (Bu da üç hayız
görme dönemidir veya üç defa hayızdan temizlenmedir. Bu
farklılık fıkhi görüş
ayrılıklarından kaynaklanır.) Fakat adetten
kesilmiş olanlar ve hiç adet görmeyenlerle ilgili hüküm
biraz karışıktı. Bu süre neye göre ve nasıl
hesaplanacaktı? işte bu ayet indi ve meselenin
üzerindeki kuşku havasını ve
karışıklığı giderdi. Ve her ikisinin
de bekleme süresini üç ay olarak belirledi. Çünkü her ikisi
de ötekilerin bekleme sürelerinde esas alınan
hayızı görmüyorlardı. Fakat hamile
kadınların bekleme süreleri doğumla
sınırlandırıldı. Boşanmadan sonra bu
surenin uzun veya kısa olması fark etmez. Doğumdan
sonra kırk gün loğusalıktan temizlenme dönemi
olsa da doğum boşanmış kadının
bekleme süresinin sonu olarak kabul edilir. Çünkü doğumla
birlikte ana rahminin boş olduğu kesinlik
kazanmıştır, Dolayısıyla beklemeye gerek
yoktur. Doğumla birlikte boşanan kadın boşayan
kocasından kesin olarak ayrılır. Bundan sonra
beklemenin bir gerekçesi yoktur. Çünkü kadın yeni bir
evlilik sözleşmesi (nikah) olmaksızın artık
kesinlikle kocasına dönemez. Kuşkusuz yüce Allah her
şey için bir ölçü belirlemiştir. Şu halde onun
koyduğu her hükmün bir gerekçesi, bir hikmeti vardır.
İşte mesele ile ilgili hüküm budur. Şimdi de
uyarı amaçlı mesajlar ve değerlendirmeler yer
alıyor:
"Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir
kolaylık verir."
İşlerinin kolayca çözümlenmesi her insanın
beklentisidir, içinde taşıdığı umududur.
Hiç kuşkusuz yüce Allah'ın herhangi bir kulunun bütün
işlerini kolaylaştırması; zorlanmadan,
sıkılmadan, meşakkat çekmeden, daralmadan işlerinin
kolayca hallolması, bilinç ve doğa tasarımda
işleri kolayca ele alması, hareket ve
davranışta kolayca üstesinden gelmesi, sonuçlarını,
akıbetlerini kolayca ve hoşnutlukla elde etmesi ve
Allah'a kavuşana kadar kolay, rahat, esenlik dolu bir hayat
yaşaması büyük bir nimettir. Dikkat edin! Bu ifade,
hayatın diğer alanlarında her işin kolayca
çözümlenmesi için kişiyi boşanma işinde
kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeye teşvik
ediyor.
"Bu Allah'ın size indirdiği buyruğudur."
Biraz önceki ile birlikte yer alan ve aynı amaca yönelik
bir diğer mesaj. Bu mesaj insanın dikkatini emrin
kaynağına çekiyor ve emrin ciddiyetle ele alınmasını
ima ediyor. Kuşkusuz bu emri Allah indirmiştir. Ve müminlerin
uyması için indirmiştir. Şu halde bu emre uymak
imanın anlamının gerçekleşmesidir, onlarla
Allah arasındaki iletişimin gerçek mahiyetiyle ortaya
çıkmasıdır.
Ve tekrar takvaya, bu meselede sürekli gündeme getirilen
Allah korkusuna dönülüyor:
Birinci de işlerin kolaylaştırılması...
İkincide kötülüklerin silinmesi, ardından verilecek
ödülün daha da büyütülmesi... Hiç kuşkusuz bu
insanı teşvik eden bir lütuf, coşturan bir
öneridir... Ve bu genel bir hüküm, tüm durumları kapsayan
bir vaaddir. Fakat bu vaadin gölgesi boşanma konusuna
yansıtılıyor, bu sayede insan kalbi Allah bilinci
ile, onun engin lütfu ile dolup taşıyor. Öyleyse Allah
kendisini kolaylıkla, bağışlanma ve büyük
ödüllerle bürüdüğü halde neden kendisi işi
zorlaştırsın, içinden çıkılmaz hale
getirsin?