O |
Tä-Hä
|
O |
|
İMAN İLE AZGINLIĞIN KARŞILAŞMASI
60- Bunun üzerine Firavun dönüp gitti, hilelerini hazırladıktan
sonra randevu yerine geldi.
Şimdi bu kısa ifadenin bu kadar az sözcüğe
neleri sıkıştırdığını
birlikte düşünelim. Firavun, bir karşılaşmanın
yapılacağını haber vererek bu konudaki
talimatını veriyor. Önde gelen yardımcıları
bu karşılaşmaya ilişkin görüşlerini açıklıyorlar.
Arkasından Firavun, Hz. Musa ile yarışacak olan seçme
büyücülerine dönüyor. Onları özendiriyor,
yüreklendiriyor,kendilerine büyük ödüller vadediyor. Sonra
yarışmaya ilişkin görüşlerini ve
taktiklerini anlatıyor, danışmanları da bu
alandaki düşüncelerini dile getiriyorlar. İşte
size bir yığın lâf Fakat görüyorsunuz ki, ayet-i
celile bu lâf yığınını "Bunun
üzerine Firavun dönüp gitti, hilelerini hazırladıktan
sonra randevu yerine geldi" şeklindeki birkaç
cümlecikle özetleyiverdi. Bu kısacık tek ayet, şu
üç ardışık hareketi ifade ediyor: Firavun'un dönüp
gitmesini, hilelerini ve plânlarını
hazırlamasını ve karşılaşma
alanına gelişini.
Hz. Musa, yarışma öncesinde Firavun'un
büyücülerine öğüt vermeyi uygun gördü. Onları
yalancılığın ve yüce Allah'a iftira atmanın
acı sonu hakkında uyardı. Bu öğütleri ile
onları doğru yola döndürmeyi ve büyü yolu ile
kendisine meydan okumaktan vazgeçirmeyi denedi. Çünkü
büyücülük, bir aldatmaca idi. Okuyoruz:
61- Musa onlara dedi ki; "Vay gele başınıza!
Allah adına yalan uydurmayınız. Yoksa sizi bir
azaba çarptırarak kökünüzü kurutur. Allah'a iftira atan
gerçekten aldanmıştır."
Doğru ve samimi söz bazı kalpleri etkiler,
onların derinliklerine işler. Bu olayda da böyle olduğu
görülüyor. Anlaşılan Firavun'un bazı büyücüleri,
bu samimi sözlerden etkilendiler ve yapacakları gösteri
konusunda isteksizliğe,,tereddüde kapıldılar.
Fakat yarışmanın hararetli taraftarları hemen
paçaları sıvadılar, Hz. Musâ'nın
işitmesinden çekindikleri fısıltılarla,
tereddütlü arkadaşları ile tartışmaya
koyuldular, onları ikna etmeye giriştiler. Okuyoruz:
62- Bunun üzerine büyücüler aralarında gizlice
fısıldaşarak durumlarım
tartıştılar.
Büyücüler birbirlerini kışkırtmaya yöneldiler.
Aralarındaki hızlı Firavun yanlıları, Hz.
Musa ile Hz. Harun'dan duyulan korkuyu abartarak endişelenen
arkadaşlarını psikolojik baskı altına
almaya giriştiler. Bu elebaşları "Bu iki adam,
ülkemizi, yani Mısırı ele geçirmek ve halkımızın
inançlarını değiştirmek istiyorlar. Bu yüzden
tereddüde ve iç tartışmaya meydan vermeden el
birliği ile bu ortak tehlikeye karşı koymamız
gerekir. Bu gün ölüm-kalım savaşının günüdür.
Bu savaşı kazanan taraf, zafere ve kesin
başarıya ulaşan taraf olacaktır" türünden
propagandalar yapıyorlardı. Okuyoruz:
|
|
O |
|
O |
|