Böylece tarihin karanlık dehlizlerinde gömülü bulunan,
bilgilerimize kapalı olan bu "gayb" meselesini,
bilgisinden hiçbir şey kaçmayan ve hiçbir şeyi
unutması sözkonusu olmayan Rabbine havale ediyor. Bu eski kuşakların
gerek geçmişe ve gerekse geleceğe ilişkin
durumlarını sadece o bilir. Çünkü hem bilinmez aleme
ilişkin bilgi ve hem de insanların
durumlarının ne olacağına ilişkin
tasarruf yetkisi, yüce Allah'ın tekelindedir.
Sonra Hz. Musa sözlerine devam ederek, Firavun'a, yüce Allah'ın
evrene ilişkin
tasarlayıcılığının belirtilerini,
insan denen şu varlığa
bağışladığı bazı nimetleri ve
imkânları tanıtıyor. Bu tanıtmayı
yaparken özellikle Firavun'un yakınında bulunan,
toprakları verimli, suları bol, tarım alanları
zengin, hayvancılığı gelişmiş olan
Mısırdaki, her an görebildiği ilahi nimetleri
örnek gösteriyor.
Yeryüzünün her tarafı insanlar için her zaman bir beşik
gibidir. Tıpkı bebek beşiği gibi. Tüm
insanlar da aslında yeryüzünün yavruları, çocuklarıdırlar.
Yeryüzü onları bağrında barındırır
ve sütü ile besler. Öte yandan yeryüzü, insanların
üzerinde yürümelerine, toprağı sürmelerine, ekip
biçmelerine ve yaşamalarına elverişli olarak
yaratılmış, bu faaliyetler için insanların
yararlarına sunulmuştur. Her şeyi tasarlayıp yönlendiren
yüce Allah, her şeyi amacına uygun olarak
yarattığı gün, yeryüzüne bu konumu vermiştir.
Görevine uygun niteliklerle donatarak yarattığı
yeryüzünü, gerçekleşmesini öngördüğü "hayat"
olgusuna elverişli olarak varetti. Bunun yanısıra
fonksiyonuna uygun nitelikle donatarak yarattığı
insanoğlunu da, bu yeryüzünde yaşamaya uygun bir biçimde
yarattı. Yani yeryüzünü insanların yararına
sunduğu gibi orayı onlar için beşik de yaptı.
Bu anlamların her ikisi birbirine yalan ve
bağlantılıdır.
Beşik örneği ve "yarara sunulma"
benzetmesi, Mısır için olduğu oranda dünyanın
hiçbir bölgesi için geçerli değildir. Bu ülke toprakları
verimli, yemyeşil bir vadidir. Oranın insanları en
az emekle topraklarını ekip biçme imkânına
sahiptirler. Burası bu nitelikleri ile sanki içinde yatan
bebeği bağrına basan, kayran, şefkat dolu bir
"çocuk beşiği" gibidir.
Yeryüzünü insanlar için beşik olarak tasarlayan yüce
yaratıcı orada insanlar için yollar açtı, gökten
oraya su indirdi. Bu yağmur sularından nehirler ve
yeraltı kaynakları oluşuyor. Bu nehirlerden biri de
Firavun'un yakınından akan Nil nehridir. 'Bu sular
sayesinde yeryüzünde, erkekli-dişili çiftler halinde çeşitli
türden bitkiler yetişmektedir. Bu açıdan da
Mısır yeryüzünün en dikkat çekici örnek yöresidir.
Bu ülkede gerek insan besini ve gerekse hayvan yemi olarak çeşitli
bitkiler ve otlaklar yetişmektedir.
Yüce"tasarlayıcı, bitkileri, öbür canlılar
gibi, erkekli-dişili çiftler halinde yarattı.
Erkekli-dişili çiftler halinde olmak, bütün canlılarda
görülen ortak bir olgudur. Çoğu bitkilerde erkeklik ve
dişilik organı aynı çiçek üzerinde bulunur. Kimi
bitkilerde de, çeşitli hayvan türlerinde olduğu gibi,
"döllenme" sadece erkeklik organı
taşıyan bitkiler tarafından gerçekleştirilir.
Böylece hayat yasaları açısından bütün canlı
türleri arasında uyum ve süreklilik sağlanır.
Devam ediyoruz:
"Sağduyu sahiplerinin bu olaylardan alacakları
birçok dersler vardır."
Rotasını şaşırmamış hiçbir
sağlıklı akıl düşünemezsiniz ki, bu
hayret uyandırıcı düzeni düşünsün de bu
düzenin içerdiği kanıtları farketmesin; bu
kanıtların, her varlığa
yaratılış biçimini sunarak onu fonksiyonuna
yönlendiren tasarlayıcı bir yaratıcının
varlığını ispatladığını gözlemesin.
Daha sonraki ayetlerde Hz. Musa'nın bu konuşması
doğrudan doğruya yüce Allah'ın bir sözü ile
noktalanıyor. Okuyalım: