105- Ey Muhammed, sana dağlara ilişkin soru sorarlar.
De ki; Rabb'im onları ufalayıp havada savurur.
106- Yerlerini dümdüz ve çırılçıplak bir
alana dönüştürür.
107- O alanda hiçbir engebe, hiçbir tümsek göremezsin.
108- O gün insanlar, hiç sağa-sola sapmaksızın,
kendilerini toplamaya çağıran görevlinin adımlarını
izlerler. Rahmeti bol olan Allah'ın korkusu ile tüm sesler kısılmıştır.
Bu yüzden fısıltıdan başka bir şey
duyamazsın.
109- O gün rahmeti bol olan Allah'ın izin verdikleri ve sözünden
hoşlandıkları dışında hiç kimsenin
aracılığı, şefaati işe yaramaz.
110- Allah, insanların geçmişlerini ve geleceklerini
tümü ile bilir,
fakat insanların bilgisi O'nu kuşatamaz.
111- O gün bütün yüzler, diri ve tüm varlıkları
gözetip yöneten Allah'ın karşısında öne eğiktir.
Sırtında zulüm yükü taşıyanlar perişan
olmuşlardır.
112- Mü'min oldukları halde iyi ameller işleyenler
ne haksızlığa ve ne de ödül kısıntısına
uğramaktan korkarlar.