Denizde dağlar gibi akıp giden gemiler de
Allah'ın ibret alınması gereken ayetlerinden
biridir. Gözle görülen somut bir ayet. Bu ayet, tartışmasız
tümü de yüce Allah'ın yarattığı başka
ayetlere dayanır. Şu denizi kim meydana getirmiştir?
Hangi insan O'nun dışında hangi yaratık denizi
meydana getirdiğini iddia edebilir? Kim, ona koca gemileri
kaldırmasını sağlayacak yoğunluk,
derinlik ve genişlik gibi özellikler vermiştir? Sonra
şu gemilerin' öz maddesini kim yaratmış, bu
maddeyi suda yüzebilecek yeteneklerle kim donatmıştır?
Ayrıca o gün için bu ayete muhatap olanların
bildiği bu tür gemilerin hareket etmesini sağlayan rüzgara
(rüzgar dışında günümüzde insanın emrine
verilen buhar ve atom enerjisi veya bundan sonra yüce Allah
dilerse ortaya çıkacak başka enerji türlerine) bu
evrende dağlar gibi gemileri denizde yüzdürme gücünü kim
vermiştir?
"Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde
durakalır." Nitekim zaman zaman rüzgar diner, o
zaman gemiler derin bir sessizliğe gömülür, içinde hayat
kalmamış gibi öylece kalakalır.
"Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes
için ibretler vardır." Gemilerin akıp
gitmesinde, aynı şekilde hareketsiz kalmasında çok
sabreden, sürekli şükreden kişiler için çıkarılacak
ibret dersleri vardır. Kur'an-ı Kerim'de sabır ve
şükür çoğu zaman birlikte gündeme getirilir. Sınama
maksatlı zorluklara karşı sabır, nimetlerden
dolayı şükür, darlıkta ve bollukta mü'min ruhun
iki temel dayanağıdır.
"Yahut yaptıkları yüzünden gemileri helak eder."
Veya insanların işledikleri günahlar, kötülükler
ve bazı insanların dışında bütün yaratıkların
boyun eğdiği insan gerçeğine karşı çıkmaları
yüzünden gemileri suyun dibine batırır ya da
onları paramparça eder.
"Bir çoğunu da affeder."
Yüce Allah insanları işledikleri bütün
günahlardan dolayı cezalandırmaz. Çoğu zaman
onlara hoşgörülü davranır, bağışlar,
birçok günahlarını affeder. "Ayetlerimiz
hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir
yer olmadığını bilsinler."
Şayet yüce Allah onları azabı ile
karşı karşıya getirmeyi dilese ve onların
gemilerini batırsa, onlar bundan kurtulamazlar.
Böylece Kur'an-ı Kerim insanlara ellerinde bulunan tüm
dünya nimetlerinin her an yok olmakla karşı
karşıya bulunduğunu, Allah'la kurulan sağlam
bir ilişkiden başka hiçbir şeyin sürekli ve kalıcı
olmadığını hatırlatıyor.
DÜNYA HAYATI VE MÜ'MİNLERİN ÖZELLİKLERİ
Sonra Kur'an-ı Kerim onlarla bir adım daha
atıyor ve şu yeryüzünde kendilerine verilen tüm
nimetlerin bu dünya hayatı ile sınırlı
olduğuna dikkatlerini çekiyor. Bu arada kalıcı
değerin, yüce Allah'ın ahirette mü'minlere,
Rabb'lerine güvenip dayananlara hazırladığı
nimetler olduğunu vurguluyor. Buradan hareketle sözkonusu
mü'minlerin ayırıcı ve kendilerini özel
nitelikleri ve karekteristik özellikleri olan bir ümmet olarak
belirginleştiren sıfatlarını belirliyor: