47- De ki; "Sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ücretiniz
sizin olsun. Benim ücretimi Allah verecektir. O her şeyin
tanığıdır. "
İlk mesajda müşrikler soğukkanlı ve
insaflı bir yaklaşımla "dostlarının"
yani Peygamberimizin deli olmadığını düşünmeye
çağrıldılar. Bu ikinci mesaj da onları
düşünmeye çağırıyor. Kendi kendilerine
sormalarını istiyor: Bu adam onları ağır
bir azabın eşiğinde neden uyarıyor? Bu
işten ne çıkarı var? Onu bu uyarıyı
yapmaya sürükleyen faktör nedir? Bundan eline ne geçecek? Bu
arada Peygamberimize, şu gerçeği çarpıcı bir
dille müşriklerin kafalarına sokması, şu sözleri
ile vicdanlarını uyandırması emrediliyor:
"De ki; Sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ücretiniz
sizin olsun."
Sizden istediğim ücreti siz kendiniz alınız. Bu
ifadede hem mizah, hem yönlendirme ve hem de uyarı
vardır. Okumaya devam edelim:
"Benim ücretimi Allah verecektir."
Beni görevlendiren O'dur, buna göre ücretimi de verecek olan
O'dur. Ben gözlerimi O'nun vereceği ücrete diktim.
Gözlerini Allah'ın katındaki ücrete diken kimseye
insanların elindeki değerler basit, önemsiz, düşünmeye
değmez şeyler gelir. Devam ediyoruz:
"O her şeyin tanığıdır."
O her şeyi bilir ve görür, hiçbir şey O'ndan
saklı değildir. Ben O'nun sürekli gözetimi altındayım.
O benim yaptığım, aklımdan geçirdiğim, sözünü
ettiğim her şeyin tanığıdır.
Üçüncü mesajın vurgusu daha şiddetli ve temposu
daha hızlıdır.
48- De ki; "Gaybleri çok iyi bilen Rabb'im, gerçeği
eğrinin başına çarpar. "
Size getirdiğim bu mesaj "hak"tır. Yüce
Allah'ın hedefine doğru güçlü hak. Yüce Allah'ın
hedefine doğru attığı hakkın önünde kim
durabilir?
Bu ifade son derece tasvirci, somut ve canlıdır.
Sanki hak düştüğü yeri yıkan, dağıtan,
yoluna hiç kimsenin dikilemediği bir mermi, bir
bombadır. Onu "gaybleri çok iyi bilen" Allah atar.
Öyleyse O onu bilerek atar, bilerek yönlendirir. Hiçbir hedef
O'ndan saklı değildir, hiçbir amaç O'nun bilgisinden
kaçmaz. O'nun fırlattığı hakkın yolunu
hiç kimse kesemez, yörüngesinin önüne hiç kimse set çekemez.
O'nun önündeki yol açıktır, hiçbir noktası
kapalı ve kesik değildir.
Arkadan gelen dördüncü mesajın da vurgusu aynı biçimde
şiddetli ve temposu bir önceki mesajınki gibi
hızlıdır. Okuyoruz: