37- Ne mallarınız ve ne de evlâtlarınız
size bizim katımızda yakınlık kazandırmaz.
Yalnız iman edip iyi amel işleyenler var ya,
onların yaptıkları iyilikler kat kat fazlası
ile ödüllendirilir. Onlar cennetin yüksek köşklerinde güven
içinde ağırlanırlar.
38- Bizimle başa çıkabileceklerini sanarak
olanca güçleri ile ayetlerimize karşı çıkanlara
gelince onlar azapla başbaşa kalacaklardır.
Bir sonraki ayette şu temel kural tekrarlanıyor:
Rızkın bolluğu ve
kısıtlılığı yüce Allah'ın
hikmetine dayanan bağımsız bir konudur. Malın
asıl faydalı ve kalıcı stoku, Allah yolunda
harcanan bölümüdür. Kur'an böylece bu gerçeğin kalplere
iyice kök salmasını amaçlıyor. Okuyoruz:
39- De ki; "Hiç kuşkusuz Rabb'im dilediği
kuluna bol servet verir ve dilediği kulun
rızkını kısar. Siz Allah için bir şey
verirseniz, O verdiğinizin boşluğunu doldurur. O
rızık verenlerin en hayırlısıdır. "
Bu gezi, müşrikleri kıyamet günü toplantı
halinde gösteren sahne ile noktalanıyor. O sahne yüce
Allah'ı bir yana bırakarak taptıkları melekler
ile yüzleştirileceklerdir. Sonra ilk bölümde okuduğumuz
gibi "Bu vaat ne zaman gerçekleşecek?" gibi
sabırsızlık ifade eden sözler söyleyerek hemen
gerçekleşmesini istedikleri cehennem azabını
tadarlar. Okuyoruz: