27- De ki; "Allah'a koştuğunuz ortakları
bana gösterin bakalım. Olacak şey değil bu.
Aslında O üstün iradeli ve her işi yerinde olan
Allah'dır. "
Bu soruda gizli yadırgama ve alaya alma vardır. "Allah'a
koştuğunuz ortakları bana gösterin bakalım."
Gösterin onları bana. Göreyim, bakayım kimdirler,
necidirler. Değerleri, nitelikleri, konumları nedir?
Hangi gerekçe ile kendi hakkında böyle bir iddiada bulunmayı
uygun gördünüz? Bütün bu sorulardan buram buram yadırgama
ve alay tütmektedir.
Arkasından "Hayır, olacak şey değil"
diye başlayan azarlama ve paylama içerikli bir ret cevabı
ile karşılaşıyoruz. Hayır, onlar yüce
Allah'ın ortakları değildirler. Zaten yüce Allah'ın
ortağı yoktur. Ayetin son cümlesini okuyoruz
"Aslında O üstün iradeli ve her işi yerinde
olan Allah'dır."
Yüce Allah'ın bu sıfatları
karşısında söz konusu düzmece ilâhların
O'nun ortakları olmaması gerektiği gibi mutlak
anlamda O'nun hiçbir ortağının bulunmaması
gerekir.
Surenin bu kısa "aşama"sı böylece, bu
çarpıcı ve derin etkili mesajların vurguları
ile noktalanıyor. Bu "aşama"da evrenin
dehşetli manzaralarını, ahiretteki korkunç "şefaat"
tablosu, amansız hak-batıl çekişmesini,
vicdanların derin köşelerini ve kalplerin kuytu
bucaklarını içeren bir gezi sergilenmiştir.
Surenin bu bölümünü içeren gezide kâfirlerin elebaşlarının
bütün peygamberlere karşı takındıkları
reaksiyoner tutum işleniyor. Bu
şımarıkları servetleri, evlâtlarının
çokluğu, ellerindeki diğer dünyalık
ayrıcalıklar baştan çıkarıyor. Bu
varlıklarını seçkinliklerinin ve
üstünlüklerinin kanıtı sayıyorlar. Bunlar
sayesinde dünya ve Ahiret azabından
kurtulacaklarını sanıyorlar. Bundan dolayı
ahiretteki görüntüleri, somut bir sahnede gözleri önüne
seriliyor. Sahne o anda olùyormuş gibi canlıdır.
Amaç bu şımarıkların, dünyalık
varlıklarının kendilerini azaptan koruyup
koruyamayacağını gözleri ile görmeleridir. Söz
konusu küstahlar bu sahnelerde şu gerçekleri de öğreniyorlar:
Dünyadayken taptıkları ve yardım diledikleri ne
melekler ve ne de cinler onlara hiçbir yarar dokunduramıyorlar.
Bu tartışma sırasında Kur'an'ın
ayetleri,.yüce Allah'ın terazisinde
ağırlığı olan değerlerin neler
olduğunu açıklıyor. Buna bağlı olarak bu
adamların dünya hayatında övünç gerekçesi saydıkları
değerlerin kofluğu ortaya çıkıyor.
Bunların yanı sıra şu gerçeğe parmak
basılıyor: Rızkın bolluğu ve
kısıtlılığı, yüce Allah'ın
iradesine bağlı olarak ortaya çıkan
olgulardır. Yoksa bu olgular yüce Allah'ın
hoşnutluğunun ya da gazabının, O'na yakın
ya da uzak olmanın kanıtları değildirler. Bu
olguların her ikisi de kullara yönelik birer sınavdırlar.