14- Süleyman'ın canını
aldığımızda ancak değneğini kemiren
bir kurt onun öldüğünü cinlere fark ettirdi. Onun
ölüsü yere düşünce belli oldu ki, eğer cin'ler
gaybı bilselerdi, o onur kırıcı
angaryaların sıkıntısını çekmeye
devam etmezlerdi.
Rivayete göre Hz. Süleyman can verdiğinde elindeki
değneğe dayanmış ayakta duruyordu. Son derece
ağır işlere koşmuş olduğu cin'ler
ise öteye-beriye koşuşuyor, bu ağır
işlerini yapıyorlardı. Hiçbiri efendilerinin
öldüğünü fark etmemişti. Bu arada bir böcek
söylendiğine göre bir tahta kurdu çıkageldi. Bu böcek
ağaçları kemirerek besinini sağlar.
Yaşadığı yörelerde evlerin çatılarını,
kapılarını ve direklerini oburcu bir iştahla
aşındırır. Bu yüzden Mısır'ın
bazı bölgelerindeki köylerde halk, evlerini yaparken
kereste kullanmaktan kaçınır. Çünkü bu böceğin
ağaç türünden olan bütün yapı bölümlerini kemirip
yok edeceğini iyi bilirler.
İşte bu böcek tarafından kemirilen Hz. Süleyman'ın
değneği aşınınca ölü vücudu yere yığılıverdi.
Ancak o zaman cin'ler O'nun öldüğünü anlayabildiler.
Yukarıdaki ayetin o bölümünü bir daha okuyalım.
"Onun ölüsü yere düşünce belli oldu ki, eğer
cin'ler gaybı bilselerdi, o onur kırıcı
angaryaların sıkıntısını çekmeye
devam etmezlerdi."
İşte bazı müşriklerin taptıkları
cin'ler bunlardı. Görüldüğü gibi bunlar, yüce
Allah'ın kullarından birinin buyruğu altında
çalışıyorlar ve bunun yanı sıra "yakın"
gaybın bilgisinden bile yoksundurlar. Oysa sözü edilen müşrikler
onlardan "uzak" gayblere ilişkin bilgi
edinebileceklerini umuyorlardı!
SEBE HALKININ HİKÂYESİ
Davudoğullarına ilişkin hikâyede yüce Allah'a
inanmanın, O'nun bağışlarına şükretmenin
ve nimetlerini yerinde kullanmanın sayfası sunuluyor. Bu
sayfanın karşı yüzünde ise Sebe halkının
sayfası yer alır. Neml suresinde Hz. Süleyman ile Sebe
kraliçesi arasında geçen olaylar anlatılmıştı.
Burada Sebelilerin, Hz. Süleyman hikâyesini izleyen maceraları
sunuluyor. Bundan anlıyoruz ki, burada anlatılan olaylar
Hz. Süleyman ile kraliçenin arasındaki maceradan sonra
meydana gelmişlerdir.
Bu varsayımımızın dayanağı
şudur: Sebe halkına ilişkin hikâyenin burada anlatılan
bölümünde adamların sahip oldukları nimetler yüzünden
şımarmaları, bu yüzden ellerindeki nimetlerin
kayboluşu, arkasından birliklerinin bozuluşu ve parçalanıp
öteye-beriye dağılmaları gündeme gelmektedir.
Oysa bu adamlar, Neml suresinde bize tanıtılan ve Hz. Süleyman
ile arasındaki ilişkilere yer verilen kraliçeleri zamanında
güçlü bir devletleri ve son derece mutlu bir hayatları
vardı. Bunun böyle olduğunu kraliçenin ülkesinden
döndüğünde gördüklerini anlatan Hudhudun Neml suresinde
okuduğumuz şu sözlerinden anlıyoruz.
"Ben o yörenin halkını yöneten bir kadınla
karşılaştım. Allah ona her şeyi
vermiş, görkemli bir tahtı var.
"Onun ve soydaşlarının Allah'ı bir
yana bırakarak güneşe secde ettiklerini gördüm"
(Neml suresi, 23-24)
Bilindiği gibi sonra bu kraliçe Hz. Süleyman'la buluşarak
alemlerin Rabbine teslim olmuştu. İşte burada
anlatılan hikâyenin olayları, kraliçenin Allah'a
teslim oluşundan sonra meydana gelmişti. Bu hikâyede
bize, yüce Allah'ın
bağışladığı nimetlere
karşı şükür görevlerini yerine getirmekten
kaçman Sebelilerin başlarına neler geldiğini öğreniyoruz.
Hikâyenin başında Sebe halkının içinde
yüzdüğü bolluğu, refahı ve mutluluğu anlatılıyor,
bunun arkasından kendilerine bunca bol nimetler veren yüce Allah'a
şükretmelerinin gereği vurgulanıyor. Okuyoruz.