Bazı klâsik tefsir bilginlerinin yorumlarına göre
ayette geçen "Kendilerine bilgi verilenler" yahudi ve
hristiyan din adamlarıdır. Çünkü bunlar kutsal
kitaplarından Kur'an'ın gerçek olduğunu,
insanları üstün iradeli ve övgüye lâyık
Allah'ın yoluna ilettiğini öğrenmişlerdir.
Oysa bu ifadenin kapsamı söz konusu yorumun çerçevesine
sığmayacak derecede geniştir. Sebebine gelince her
yerin ve her dönemin bütün bilginleri hangi kuşaktan,
hangi inanç sisteminden olurlarsa olsunlar bu gerçeği görebilirler.
Yeter ki, bilgileri sağlam ve tutarlı olsun, sahiden
"bilim" adını taşımaya lâyık
bir bilgi olsun. Kur'an, bütün kuşaklara açık bir
kitaptır. Bu kitap her doğru bilgi sahibine kendini
kabul ettirecek gerçeği içerir. Bu kitap tüm evrenin yapısında
saklı olan gerçeği açığa vurur. Bu kitap, bu
evrenin ve bu evrenin dayanağı olan köklü gerçeğin
aslına uygun tercümanı ve özüdür. Devam ediyoruz:
"Bu kitap, insanları üstün iradeli ve övgüye lâyık
Allah'ın yoluna iletir."
Üstün iradeli ve övgüye lâyık Allah'ın yolu, yüce
Allah'ın tüm evren için belirlediği ve insanlar için
seçtiği yöntemdir. Amaç şu insanların
adımları ile içinde yaşadıkları şu
evrenin adımları arasında uyum
sağlamaktır. Bu yol şu koca evrenin çeşitli
kesimlerine egemen olan yasalar sistemidir. Bu kesimlerden biri de
insan hayatıdır. Zaten insan hayatı ne özünde ne
kaynağında ne düzeninde ne hareket tarzında bu
evrenden, bu evrende barınan diğer
cansız-canlı varlıklardan ayrı ve kopuk
değildir.
Bu kitap, insanları üstün iradeli ve övgüye lâyık
Allah'ın yoluna iletir. Bunu nasıl gerçekleştirir?
Mü'minin kafasında evrenin bütününe, bu bütünü kaynaştıran
bağlara, bu bütünün çeşitli kesimleri
arasındaki ilişkilere ve bu bütüne egemen olan değerlere,
insanın bu varlık bütünü içindeki yerine,
fonksiyonuna ilişkin bir kavram oluşturur.
İnsanın kendisini de içine alan evren bütününün
parçaları arasındaki işbirliğini düşündürür.
Bu işbirliği sayesinde yüce Allah'ın
yaratıklara ilişkin dilediğinin ve hikmetinin
nasıl gerçekleştiğini öğretir. Evrenin tüm
kesimlerinin eşgüdüm içinde, uyarlı adımlarla bu
evrenin yaratıcısına doğru nasıl yol
aldıklarını belletir.
Evet, bu kitap insanı üstün iradeli ve övgüye lâyık
Allah'ın yoluna iletir. Nasıl mı? Düşünce
sistemini düzelterek, onu evrenin insan fıtratına
yansıttığı mesajlarla uyumlu hale getirecek
esaslar üzerine oturtarak. Öyle olunca bu sistem insan düşüncesini,
şu evrenin tabiatını, özelliklerini, kanunlarını,
yararlanma yollarını; onunla çatışmasız,
çekişmesiz ve engelsiz bir iletişimin nasıl
kurulabileceğini kavrama yeteneği kazandırır.
Evet, bu kitap insanları üstün iradeli ve övgüye lâyık
Allah'ın yoluna iletir. Nasıl mı? Orjinal
eğitim sistemi sayesinde bu amacı gerçekleştirir.
Çünkü bu eğitim sistemi tek tek fertleri insan toplumu ile
uyuşmaya ve iletişim kurmaya hazırlar. Bu
eğitim sistemi gerek fert ve gerekse toplum olarak tüm
insanlık ailesini, şu evrende yaşayan diğer bütün
canlılar ailesi ile uyuşmaya ve iletişim kurmaya
hazırlar. Yine bu eğitim sistemi bütün canlı türlerini
içinde yaşadıkları şu evrenin bütünü ile
uyum ve bağdaşma halinde olmaya hazırlar. Bu
eğitim sistemi bütün bu amaçları yalın,
zorlamasız ve yumuşak bir yaklaşımla gerçekleştirir.
Evet, bu eğitim sistemi, insanları üstün iradeli ve
övgüye lâyık Allah'ın yoluna iletir. Nasıl
mı? Önerdiği sosyal kurumlar ve yasal düzenlemeler
aracılığı ile. Bu sosyal kurumlar ve yasal düzenlemeler
insan fıtratı ile; insan hayatının, insan geçiminin
temel şartları ile aynı doğrultudadırlar.
Bunun yanı sıra diğer canlılara ve tüm cansız
varlıklara egemen olan genel kanunlarla da uyum halindedirler.
İnsanın sosyal kurumları ve yasal düzenlemeleri,
bu genel kanunlardan kopuk ve ayrı değildir.
İnsanlık ailesi bu koca evren çerçevesinde yaralan
varlık kesimlerinden biridir.
Bu kutsal kitap, insanları sözünü ettiğimiz bu
yola ileten rehberdir. Bu rehberi, hem insanı ve hem de bu
yolu yaratmış olan yüce Allah ortaya koymuştur. O
hem bunun ve hem de onun, yani hem insanın ve hem de bu yolun
mahiyetini herkesten iyi bilir. Bir yolculuğa çıktığını
düşün. Eğer o yolu yapan mühendis tarafından
dikilen bir işaretle bir yol gösterici ile karşılaşırsan,
kendini talihli bir yolcu sayarsın değil mi? Peki öyle
bir yolculuğa çıktığını düşün
ki, hem yolun ve hem de yolcunun yapıcısının,
yaratıcısının önüne koyduğu bir
rehberden, bir yol işaretinden yararlanabiliyorsun. Bundan
daha alâ bahtiyarlık olabilir mi?
DİRİLİŞİ YALANLAYANLARIN SÖZLERİ
Bu uyarıcı ve yönlendirici dokunuşu izleyen
ayetlerde müşriklerin "yeniden dirilme" olgusuna
ilişkin sözlerine dönülüyor, onların bu olgudan söz
edilince nasıl olağanüstü bir dehşete düştükleri,
böyle bir gelişmeyi nasıl acayip ve
şaşırtıcı gördükleri anlatılıyor.
Onlara göre bu olgudan söz eden kimse ya cinlerin çarptığı
işitilmedik saçmalıkları kulağına
fısıldadıkları bir delidir, ya da uydurma
haberler veren, gerçekleşmesi mümkün olmayan hayalleri
diline dolayan bir yalancıdır. Okuyalım: