41- Ey Muhammed! Kulumuz Eyyüb'ü da an. O Rabb'ine "Doğrusu
şeytan bana yorgunluk ve azab verdi" diye
seslenmişti.
42- Biz de ona "Ayağını yere vur!
İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su
" dedik.
43- Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir ibret
olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş daha
bağışladık.
44- Ey Eyyüb: "Eline bir demet sap al, onunla vur,
yeminini bozma" demiştik. Gerçekten O çok sabırlı
bir kulumuzdu, daima Allah'a yönelirdi
Hz. Eyyüb'ün kıssası ve sabrı dillere destan
olacak kadar yaygınlık kazanmıştır. Öyle
ki, bu sınama ve sabır insanlık tarihinde
eşsiz bir örnek olarak yad edile gelmiştir. Yalnız
bu konuya da, nezihliğini gölgeleyecek yahudi efsaneleri (israiliyat)
karışmıştır. Bu kıssa ile ilgili
olarak ileri sürülebilecek en güvenilir anlayış, Hz.
Eyyüb'ün Kur'an-ı Kerim'de de ifade edildiği gibi
Rabb'ine yönelen iyi bir Allah eri olduğudur. Yüce Allah
O'nu bir sınavdan geçirmiş, O da güzel biçimde
sabretmişti. Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Eyyüb'ün
sınanması, bütün malını, ailesini ve
sağlığını aynı dönemde yitirmesi
şeklinde olmuştu. Fakat O, buna rağmen Rabb'ı
ile bağını gevşetmedi, O'na güveninden bir
şey kaybetme-di ve ilahi takdirin her şeyine gönül rızası
ile katlandı.
Şeytan bu dar günlerinde Hz. Eyyüb'e vefakâr kalan bir
avuç dostları-ki bu dostlarından biri de eşiydi
aracılığıyla bir takım kötü telkinlerde
bulundu. "Eğer yüce Allah Hz. Eyyub'u sevseydi, onun başına
bunca belayı yağdırmazdı." Şeklinde
ki, sözler ile şüphe yaymaya çalıştı. Hz.
Eyyub'un dostları da bu sözleri onunla konuşuyorlardı.
Bu ise Hz. Eyyub'u uğradığı
sıkıntı ve belalar-dan daha fazla üzüyor, rahatsız
ediyordu. Bu şeytani telkinlerden bazılarını
eşi kendisiyle konuşurken dile getirince Hz. Eyyub,
eğer Allah'ın izniyle sağlığına
kavuşursa bu eşine bir söylentiye göre sayısı
yüz diye bilinen-belli sayıda dayak atacağına
yemin etti.
Bu sırada Hz. Eyyub şeytanın eziyetlerine ve
dostlarını kandırarak onları etkisi
altına alışına karşı
uğradığı sıkıntıları
Rabb'ine şikayet etti. Bu eziyet kendisini ciddi boyutlarda
etkiledi.
"Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azab verdi
diye seslenmişti."
Yüce Rabb'i onun doğruluğunu, dürüstlüğünü
ve gösterdiği sabrı, şeytanın
manevralarından duyduğu nefreti ve onlara
kanmadığını görünce rahmetini ona ulaştırdı.
Sınanmasına son verdi,
sağlığını geri verdi. Ayağı ile
yere vurmasını, oradan serinleten bir kaynağın
fışkıracağını, onunla
yıkanıp suyundan içmesi halinde sağlığına
kavuşacağını ve yaralarının
iyileşeceğini bildirdi.
"Biz de O'na; "Ayağını yere vur!
İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su dedik."
Ve Kur'an'a Kerim buyuruyor ki;
"Ona bizden bir rahmet ve sağduyu sahiplerine bir
ibret olarak ailesini ve onlarla beraber bir eş
daha
bağışladık."
Bazı rivayetlerde deniyor ki, yüce Allah O'nun önceki
çocuklarını diriltti. Ve onlar kadar daha verdi. Ayetin
açık anlamından yüce Allah'ın O'nun ölen
çocuklarını dirilttiğine dair bir açıklama
yoktur. Ayetin anlamı şöyle de olabilir: Hz. Eyyub sağlık
ve mutluluğuna tekrar dönünce sanki yok olan ailesi tekrar
etrafında kümelendi. Bunlara ilave olarak ilahi korumanın,
rahmetin ve ikramın bir cilvesi olarak başkaları da
O'na verildi. Bunlar akıl ve anlayış sahipleri için
güzel bir anı niteliğindedir.
Burada kıssaların sunuşlarında önemli olan,
yüce Allah'ın sınavdan geçirdiği kullarına,
sabrettikleri ve onun hükmüne gönülden razı
oldukları takdirde, nasıl büyük lütuf ve ihsanlarda
bulunduğunun tasvir edilmesidir.
Hz. Eyyub'un eşine dayak atma yeminine gelince; yüce
Allah O'na ve O'nu korumaya çalışan, göğüsledikleri
sınamaya sabreden eşine merhametinden dolayı kolay
bir çözüm göstermiştir. Hz. Eyyub'un yemin ederken
belirlediği sayıdaki sopaları birleştirerek
onların hepsiyle bir kere vurmasını
emretmiştir. Böylece Hz. Eyyub, yemininin gereğini
yapmış ve onu çiğnememiş olacaktı.
"Ey Eyyub! `Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini
bozma' demiştik."
Bunca kolaylık ve onca ikram, Allah'ın erlerinden
biri olan Hz. Eyyub'un musibetlere göğüs germesinin
güzelce itaat edip ona sığınmasının mükafatı
olarak Rabb'i tarafından verilmişti.
"Gerçekten O çok sabırlı bir kulumuzdu; daima
Allah'a yönelirdi."
Hz. Peygambere -salât ve selâm üzerine olsun- bir hatırlatmayı
ve karşılaştığı zorluklara
karşı sabretmeyi aşılayan ve bir ölçüye
kadar detaylı sayılan bu üç kıssanın
sergilenişinden sonra surenin akışı içinde
bazı peygamberlere kısaca işaret ediliyor. Burada
da Hz. Davud, Hz. Süleyman ve Hz. Eyyub'un -selâm üzerlerine
olsun- kıssalarındaki tema işleniyor. Sınanma
ve sabırdan sonra ikram ve lütuflara kavuşma... Bu bölümde
kendilerinden söz edilen peygamberlerin bazıları bu
üç peygamberden önce gelmiştir. Gönderildikleri zaman
bellidir. Bazılarının hangi tarihte peygamber
olduklarını bilmiyoruz. Zira Kur'an-ı Kerim ve
elimizdeki sağlam kaynaklar bu tarihi belirlememişlerdir.