38- Akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver.
Allah'ın rızasını isteyen-ler için bu daha
hayırlıdır. Ïşte onlar kurtuluşa
erenlerdir.
39- İnsanların mallarında artış olsun
diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz.
Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz
zekât böyle değildir. İşte zekât veren o
kimseler, sevaplarını ve mallarını kat kat
arttıranlardır.
Mal Allah'ın malı olup onu kimi kullarına
rızık olarak verdiğine göre, malın ilk sahibi
Allah'dır. O, malın bir bölümünü kulları
arasında bölüştürmüştür ki, onu o gruplara,
malı elinde bulunduranlar ileteceklerdir. Diğer bir
nokta da, onu hak olarak adlandırmasıdır. Burada o
gruplardan akraba, yoksul ve yolculara değiniliyor. Bunun
dışında ne zekâtın oranı
sınırlandırılmış ne de hak sahipleri
tek tek sayılarak belirlenmiş değildir. Fakat ilke
kesin çizgilerle belirlenmiştir. İlke; malla
rızıklandıranın O olması
dolayısıyla mal Allah'ın malıdır ve onda
muhtaç gruplar için, onu elinde bulunduranların
aracılığıyla ulaştırılmak
üzere, malın gerçek sahibince belirlenmiş bir pay
vardır... Mala ilişkin İslami görüşün
temeli budur. Mal Allah'ın malı olunca, ilk sahibi
olması özelliğine bağlı olarak; mülk
edinilmesi, artırılması ve muhtaç olanlara yardım
olarak verilmesi gibi tüm pozisyonların da Allah'ın
kararlaştırdığı kurallara göre olması
gerekir. Onu elinde bulunduran istediği gibi kullanma
serbestisine sahip değildir.
O burada, mala mutemet olmaları için en uygun yola
yöneltmektedir ki; o yol malın, akraba, yoksul ve yolcuya
daha geniş bir tanımla Allah yolunda
harcanmasıdır: "Allah'ın
rızasını isteyenler için bu daha hayırlıdır.
İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."
O devirde kimileri mallarını, daha çok geri döneceğini
gözeterek zenginle-re hediye vererek çoğaltmaya çalışıyorlardı.
Onlara hemen bu noktada bunun, malın gerçek artış
yolu olmadığını açıklıyor: "İnsanların
mallarında artış olsun diye verdiğiniz
herhangi bir faiz, Allah katında artmaz." Ayet genel
anlamı açısından malların her ne biçimde
olursa olsun, faiz türü metodlarla artırma
yollarının tümünü kapsıyorsa da, rivayetler bu
ayette kastedilenin, bu hediye vererek malın
artmasını sağlamak olduğunu bildiriyorlar. (Bu
metodda bilinen faiz gibi bir haramlık yoksa da o malın
temiz, saygın artırılma yolu değildir) Bu
arada onlara malın gerçek artma yollarım da açıklıyor.
"Allah'ın rızasını isteyerek
verdiğiniz zekât böyle değildir. İşte zekât
veren o kimseler, sevaplarım ve mallarını kat kat
artıranlar-dır."
Malin kat kat artırılmasını garantiye alan
yol; insanlardan hiçbir şey beklemeksizin, sadece
Allah'ın hoşnutluğu gözetilerek hak sahiplerine
verilmesidir..
İnsanlara rızkı genişletip daraltan
O değil mi? Dolayısıyla mallarını,
Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek muhtaçlara
verenlerin mallarını artıracak; insanların
hoşnutluğunu gözeterek mallarını muhtaçlara
verenler orada daha çok kazanacaklardır. Görüldüğü
gibi dünyada ve ahirette kazanan bu ticarettir.
Kur'an şirk meselesini, kazanç, rızık ve o günkü
müşriklerin kendi hayatlarına ve onlardan öncekilerin
hayatlarına etkisini irdeliyor ve eski müşriklerin
kalıntılarının tanıklık ettiği
akıbetlerini ortaya sürüyor.