30- Ey Muhammed! Yüzünü Allah'ı birleyici olarak
doğruca dine çevir: Allah'ın yaratma kanununa uygun
olarak dine dön ki, insanları ona göre yaratmıştır.
Allah'ın yaratması değiştirilemez.
İşte doğru din budur. Fakat insanların çoğu
bilmezler.
31- Yalnız O'na yönelin ve O'ndan korkun; namazı
kılın ve Allah'a ortak koşanlardan olmayın.
32- Müşrikler dinlerini parçaladılar ve bölük
bölük oldular. Bunlardan her fırka kendi yanındakiyle
böbürlenmektedir.
Evrenin içeriği, dıştan görünen sahneleri,
nefsin derinlikleri ve yapısında geçen bu gezintilerin
ardından yönelimin doğru dine bağlı
kılınmasına ilişkin bu direktif yerinde ve
zamanında geliyor... Öyle ki, yoldan çıkmış
kalpler, tutumlarını haklı gösterecek her türlü
gerekçeyi yitirmiş ve her türlü cephane ve silahtan yoksun
kaldıkları gibi, yapısı bozulmamış
kalpler de onu karşılamaya
hazırlanmıştır. İşte Kur'an'ın
uyguladığı yol, insanı oraya götüren
güçlü metod budur. Kalplerin karşı
koyamadığı nefislerin reddedemediği metod:
"Yüzünü Allah'ı birleyici olarak doğruca dine
çevir..."
Doğruca O'na yönel. Gerçek bilgiye dayanmayıp;
sadece arzuların ardına takılıp giden,
dağınık arzu ve eğilimlerin etkisinden koruyan,
işte bu dindir... Sen yönelimini insan yapısının
onayladığı dine çevir ve hiçbir yana eğilme.
Ve başkalarına da aldırış etme.
"Allah'ın yaratma kanununa uygun olarak dine dön ki,
insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın
yaratması değiştirilemez."
Böylece insan nefsinin yapısı ile bu dinin
yapısını birbirine bağlıyor. Her ikisi de
Allah'ın dilediği yapıda her ikisi de
varlığın yapısıyla uyumlu, her biri
yapı ve yöneliminde diğeriyle uyumlu. İnsan
kalbini yaratan Allah'dır. Bu dini ona hükmetmesi, onu
yönetmesi, hastalığını tedavi etmesi ve
sapmadan koruması için indiren yüce Allah, yarattığını
bilir. O lâtiftir, haberdardır. Yapı da
değişmez, dinde; "Allah yaratması
değiştirilemez." Nefisler
yapılarının dışına çıktıklarında;
onları yapılarına döndürecek ve yapıyla uyum
içinde olan bu dindir sadece. İnsanın
yapısıyla varlığın
yapısını kesiştiren din.
"İşte doğru din budur. Fakat
insanların çoğu bilmezler.
Bu davranış sonucu bilgisizce, keyfi eğilimlerin
güdümüne giriyor, hedefe götüren doğru yoldan
sapıyorlar.
Yönelimin doğru dine bağlı
kılınmasına ilişkin direktif Peygamberimize yönelik
ise de kastedilen tüm mü'minlerdir. Bunun için direktif yönün
doğru dine bağlı kılınmasının
ne demek olduğunu açıklamaya devam ediyor.
"Yalnız O'na yönelin ve O'ndan korkun; namazı
kılan ve Allah'a ortak koşanlardan olmayın."
Yönelimin doğru dine bağlı
kılınmasını; Allah'a yönelme ve her durumda
O'na dönme, hatadan sakınma, iç duyarlığı
koruma, gizli, açık her konumda Allah'ın kontrolünü
göz önünde bulundurma, her hareket ve durgunluk anında o
kontrolü duyumsama, salt Allah'a kulluk için namaz kılma ve
mü'minlerle müşrikleri birbirinden ayıran özellik
olan Allah'ı bir bilme olarak veriyor.
Müşrikleri ise; "Dinlerini parçaladılar ve
bölük bölük oldular" olarak niteliyor. Şirkin türleri
çoktur. Müşriklerin kimi cinleri, kimi melekleri, kimi
ataları, kimi yöneticileri, kimi papazları ve
hahamları, kimi ağaçları-taşları, kimi
gezegen ve yıldızları, kimi ateşi, kimi
geceyi-gündüzü, kimi sahte değer yargıları ve
arzuları Allah'a ortak koşarlar. Şirkin türleri
sayılmakla bitmez... Her grup kendi yanındaki ile
sevinmektedir. Oysa doğru din birdir, değişmez ve
kollara ayrılmaz; bağlılarını tek
Allah'dan başkasına götürmez. Yerin ve göklerin emri
ile varlığını sürdürdüğü ve yerdeki
göktekilerin O'nun olup O'na baş eğdiği Allah'dan
başkasına.
Surenin bu bölümü de ana konu etrafında ilerliyor.
İnsanlarla olayların kaderlerinin bağlı
olduğu, hayat, evren ve doğru dinin
yapılarının çelişmesiz biçimde uyum sağladıkları
genel ve evrensel yörüngesinde.
Kur'an bu bölümde, değişmez yapılar
yanında, insanın değişken psikolojik éğilimlerinin
görünümü ve doğru dinin güçlülüğü karşısında
şirk türü inançların güçsüzlüğünü, darlık
ve bolluk anlarında insan psikolojisinin
durumlarını tasvir ediyor. Ki o insan psikolojisi,
Allah'ın sarsılmaz ölçüsüne dayandığı
ve rızkı dilediğine genişletip dilediğine
kısan kaderine boyun eğmediği sürece, değerlendirim
ve tasarımlarında denge sağlayamamaktadır.
Rızkın uyandırdığı çağrışımları
aracılığı ile onları, malı
arttırıp temizleyen yönteme yönlendiriyor. Hedefe ulaştıran
açık yolla uyum içindeki yönteme... Onları bu yolla
öldüren, dirilten ve rızık veren Allah'ın
tanımasına ulaştırıyor. Allah'ın
yaptıklarına karşın O'na ortak
koştuklarının ne yaptıklarını
soruyor. Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- ve
müslümanları, çalışma ve kazanmanın
olmadığı sadece yapılanların hesabı
ve karşılığının görüleceği gün
gelmeden doğru yollarına yönelmeleri konusunda uyardığı
gibi, müşrikleri de her yerde görülen, şirk
inancının yol açtığı olumsuzluk
konusunda uyarıyor. Sözün Allah'ın rızkına
ilişkin açılımında; kalplerini, bu
rızkın gökten inip ölümünden sonra yeri canlandıran
ve Allah'ın emri ile içinde gemilerin yüzdüğü su
gibi maddi hayatlarına ilişkin ve ölü kalpleri,
gönülleri diriltmek için Resule inen açık ayetler gibi
manevi hayatlarına ilişkin türlerine yöneltiyor, fakat
onlar ne doğru yolu buluyor, ne de dinliyorlar. Onları
yaratılışlarının evreleri ve
zulmedenlerin özürlerinin kabul edilmeyeceği ve memnun
olmayacakları gün olan, yaratıcılarına
ulaşana dek hayatlarına ilişkin bir geziye çıkarıyor...
Bu bölüm Peygamberimizin -salât ve selâm üzerine olsun- yatıştırılmaları
ve Allah'ın hak vaadi gerçekleşene dek direnmeye yönlendirilmesiyle
sona eriyor.