28- Allah size kendisinden bir misal vermektedir: Size verdiğimiz
rızıklarda, emrinize verilen kölelerin, hizmetçilerin
eşit suretle hak sahibi olmalarına razı olur ve
birbirinizden çekindiğiniz gibi onlardan da çekindiğiniz
ortaklar var mı? İşte biz aklını kullanan
bir toplum için delillerimizi böyle açıklıyoruz.
Bu örnek, cin, melek, put ve ağaç gibi her ne türden
olursa olsun Allah'ın yaratıklarından birini O'na
ortak koşan kimseler için verilmektedir. Onlar, kölelerini
ne sahip oldukları mala ortak kabul ederler, ne de herhangi
bir açıdan kendilerine eşit sayarlar. Durumları o
kadar ilginç ki, tek rızık veren yaratıcıya
ortaklar koşuyorlar, fakat kölelerin kendi mallarına
ortak olmasını reddediyorlar. Oysa malları,
Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerdir. Kendi
yaratıkları da değildir. Bu, hesap ve
değerlendirişleriyle, derin bir çelişkiye düşmüşlerdir.
Allah bu örneği onlara adım adım açıklıyor.
"Size kendinizden bir misal vermektedir. Sizden uzak
değil, araştırılması için yolculuk da
gerekmez... Sahip olduklarınız (köleleriniz)den verdiğimiz
rızıkta size eşit olan ortaklar var mı?"
Kölelerin onlara eşit olması bir kenara, malla üzerine
herhangi bir pay sahibi olmalarına da razı olmazlar.
"Birbirinizden çekindiğiniz gibi onlardan da çekinir
misiniz?
Yani siz eşitlik gözeterek hür ortaklarınızı
saydığınız gibi özgür ortakların
hakkın gözettiğiniz gibi onların hakkını
da gözetiyor, size haksızlık, hakkınıza tecavüz
etmelerinden endişe duyduğunuz gibi, siz de onların
hakkına tecavüz etmekten çekinir misiniz? Sizin yakınınızda
ve kendinizle ilgili bir konuda durum böyle olur mu? Sizin
için olmazsa en yüce sıfatlara sahip olan Allah için
nasıl uygun görüyorsunuz?
Bu açık mantık kurallarına ve doğru düşünmeye
dayanan, gayet yalın kesin yargılı,
tartışma götürmez bir örnektir.
"İşte aklını kullanan bir toplum için
delillerimizi böyle açıklıyoruz."
Onların şirk konusunda düştükleri çelişkiler
bu şekilde sunulduktan sonra, bu ikilemin asıl
sebebi açıklanıyor ve bunun hiçbir düşünce ve
akla dayanmayan nefsi eğilimlerin eseri olduğu
belirtiliyor.
29- Hayır, zulmedenler bilgisizce keyiflerine uydular.
Allah'ın saptırdığı kimseleri kim
doğru yola eriştirebilir?
Keyfi eğilimlerin sınırı ve ölçüsü
yoktur. Onlar; nefsin değişken eğilimlerine, dengesiz
atılımlarına, isteklerine ve korkularına
bağlıdır. İstekleri ve emelleri ne gerçeğe
dayanır, ne sınır tanır, ne de bir ölçü ile
yenilebilir. Çünkü hidayete yer bırakmayan, delaletten
korunmaya imkân vermeyen sapıklığın
kendisidir. "Allah'ın saptırdığı
kimseleri kim doğru yola eriştirebilir?" Çünkü
bu sapıklık da nefsi arzuların sonucu olur.
Kötü gidişten alıkoyacak yardımcı yoktur
onlara.
MÜ'MİNLERE RABB'LERİNDEN ÖĞÜTLER
Değişken ve dengesiz eğilimlerin güdümünde
yürüyenleri bu noktada bırakarak, Resulullah'a yöneliyor.
Onu yarattığı fıtrata, Allah'ın
insanları değişmez dinine yönelmesini emrediyor.
İnsan yapısına ve fıtratına uygun olan bu
dindir. Müşriklerin, değişken arzu ve
eğilimlerinin ardına takılarak grup grup
ayrılmaları gibi kapalılık ve
ayrılıklar yoktur bu dinde; ayrılan müşrikler
olduğu gibi, ayrılığa düşmediği
değişmez tek dindir!