21- O'nun delillerinden biri de, içinizden kendileriyle huzura
kavuşa
cağınız eşler yaratıp; aranıza
muhabbet ve rahmet koymasıdır. Şüphesiz bunda düşünen
bir toplum için ibretler vardır.
22- O'nun delillerinden biri de, göklerin re yerin yaratılması,
dillerinizin ve renklerinizin ayrı ayrı
olmasıdır. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler
vardır.
23- O'nun delillerinden biri de, geceleyin uyumanız, gündüz
de O'nun lütfundan rızık aramanızdır. Şüphesi:,
bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.
İnsanlar diğer cinse karşı
duygularını bilirler, cinsler arasındaki bu
bağ, duyguları ve sinir sistemini meşgul eder.
İnsanların adımlarını ve enerjilerini,
kadın, erkek arasında çeşitli tarzdaki bu duygular
ve yönelimleri harekete geçirir. Fakat onlar, kendi
nefislerinden onlara eşler yaratan, psikolojilerinin
yapısına uygun bu duyguları koyan, bu
bağı nefis ve sinirler için durulma, cisim ve kalb
için rahatlama, hayat için denge unsuru, ruhlar ve vicdanlar
için ferahlama ve silesi ve hem kadın hem erkek için
gönül rahatlığı kılan Allah'ın elini ne
kadar az hatırlıyorlar.
Kur'an bu ilişkiyi, kalbin ve duyguların
derinliklerinden toplayıp getirircesine duyarlı, latif
ve ilham veren bir biçimde dile getiriyor:
"İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız
eşler yaratıp aranıza muhabbet ve rahmet
koymasıdır. Şüphesiz bunda düşünen bir
toplum için ibretler vardır."
İki cinsten, her birinin diğerinin yanında
rahatlık ve iç huzuru bulmaları, déngeyi sağlar.
Psikolojik sinirsel ve organik bileşimlerinde her birinin
beklentilerine karşılık verilmesi, diğerinde gözetildiğinden,
her ikisinin de, birliktelikte huzur ve yeterlilik bulmaları.
Birlikteliklerinin ürünü olarak yeni bir kuşakta kendini gösterecektir.
Yeni bir hayatın var edilmesine yönelik olması açılarından,
iki cinsten her birinin diğeri ile uyumlu ve psikolojik, ahlâki
ve fiziki yönlerden yapısal ihtiyaçlarına cevap verir
biçimde yaratılışı
aracılığı ile insanlar
yaratıcının hikmetini kavrıyorlar.
"O'nun delillerinden biride, göklerin ve yerin yaratılması
dillerinizin ve renklerinizin ayrı ayrı
olmasıdır. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler
vardır."
Göklerin ve yerin yaratılışlarının
ayet oluşuna Kur'an'da çokca değinilmekte fakat biz
genellikle üzerinde durmadan geçmekteyiz... Oysa bu üzerinde
uzunca durup derinden araştırılmaya
layıktır.
Göklerin ve yerin yaratılması; hakkında çok az
bir şeyler biliyoruz. Aralarında küçük dünyamızın
neredeyse boyut ve hacimden yoksun, varlığından
habersiz, bir zerreden başka anlam
taşımadığı, sayılamayacak kadar
yıldızlar, gezegenler, nebulalar ve galaksilerden
oluşan; insanı irkilten büyüklüğe
karşın dolaşım ve hareketlerinde çarpışma.
bozulma, geri kalma ve sarsılmadan koruyup, her şeye
durumuna göre ölçü koyan ilginç düzen arz eden evrenin
duyarlı, büyük ve mükemmel yapısının
oluşturulması anlamınadır.
Genel hacim ve düzen açısından durum bu. Bu görkemli
yaratıkların sırları, yapıları,
onların içinde örtülü olanlar ve dış yüzeylerinde
görülenlerle onlara hükmeden ve yönlendiren yasalara gelince;
anlamı mahiyeti, insanın ulaştığı
noktanın çok ötesinde olup, insan onlara ilişkin çok
az şey bilmektedir. Günümüze dek üzerinde yaşadığımız
bu küçük gezegenin araştırılmasında da çok
az yol alınmıştır.
Bilginlerin yaptıkları küçük bir aygıtla uzun
uzadıya ilgilenirken üzerinde durmadan geçtiğimiz, göklerin
ve yerin yaratılışlarının kanıt
oluşturmasına, kısa bir dengenin ortaya
koydukları bunlar. Bilginler, o küçük aygıtın,
belirli bir zaman bozulmadan, öğeleri çelişkiye düşmeden
düzenli bir hareketi gerçekleştirebilmeleri için, öğelerinin
uyumu konusunda önlemler almaktalar. Durum böyleyken kimi
şaşkın sapıklar, bu ilginç duyarlı
sistem sahibi görkemli evrenin, yaratıcısız ve düzenleyicisiz
varolduğunu ileri sürebilmekteler. Daha
şaşırtıcı olan bu ciddiyetsiz
bilginleri dinleyenlerin varlığı!
Göklerin ve yerin ayet oluşturması ile insanlar
arasındaki dil ve renk farklılıklarının
bağlantısı... Bunların göklerin ve yerin
yaratılması ile ilgisi vardır.
İnsanoğlunun yaratılışı
birliğine rağmen görülen dil ve renk farklılıkları,
yerin astronomik konumu ve yeryüzündeki atmosfer ve ortam farklılıklarıyla
bağlantılıdır.
Günümüz bilginleri, dil ve renk farklılıklarını
görüyorlar da ondaki Allah'ın eli ve göklerle yerin yaratılışındaki
ayetlerini görmeden geçiyorlar. Doğrusu dış görünüşü
objektif bir biçimde araştırıyorlar fakat, hem
dış görünüşler ve hem de içte olanların
yaratıcısı ve sistemleştiricisinin yüceltilmesi
konusu üzerinde durmuyorlar. Sebep insanların çoğunun
bilmez oluşu: "Onlar dünya hayatının görülen
kısmını bilirler." Göklerin, yerin
dillerle renklerin farklılığının,
Allah'ın varlığına kanıt içermelerini
ise; sadece kapsamındakiler biliyorlar. "Şüphesiz
bunda, bilenler için ibretler vardır" ın
kapsamındakiler biliyorlar.
"O'nun delillerinden biri de, geceleyin uyumanız, gündüz
de O'nun lutfundan rızık aramanızdır. Şüphesiz
bunda işiten bir toplum için ibretler vardır."
Görüldüğü gibi bu ayette; evrensel olaylar ve insanlığın
onlarla ilintili durumlarını bir araya getirerek
varlığın çatısı içinde uyumlu ve bağlantılı
durumlarını ortaya koymaktadır. Yine gece-gündüz
olgusu, insanın uyuması, Allah'ın kullarına,
arayış ve çabalarına bağlı olarak lütfettiği
rızık arama girişimlerinin birbirine
bağımlılığı ve uyumluluğu da gözler
önüne serilmektedir. Allah, insanları içinde yaşadıkları
varlıkla uyum içinde yaratmıştır. Çalışma
ve girişime olan gereksinimlerine ışık ve gündüz;
uyku ve dinlenme gereksinimlerine de gece ve karanlıkla uygun
ortam sağlamıştır. Bu ve diğer konularda,
çok farklı niteliklere sahip olmalarına
karşın, onların durumları bu gezegendeki
diğer canlılar gibidir. Hepsi de genel varlık
sisteminde yapısına cevap veren ve yaşamasına
olanak sağlayan ortamı bulur. "Şüphesiz
bunda, işiten bir toplum için ibretler vardır" Uyku
ve çalışma, işitme ile algılanan durgunluk ve
harekettirler. Diğer yandan, Kur'an ayetindeki bu
değerlendirme, Kur'an yöntemiyle değindiği
oluşa ilişkin ayetle uyum içindedir.